- eğri
sıfat Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı"Eğri bir yol."
- düğüm
isim İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- bağ
isim Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne"Ayakkabının bağı çözüldü."
- bağ
isim Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası
- dirsek
isim Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı
- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- eğilmek
nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek
- bükmek
-i Sertçe çevirmek, kıvırmak"Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." - S. Birsel
- bükülmek
nsz Bükme işine konu olmak, katlanmak"Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." - F. R. Atay
- eğilme
isim Eğilmek işi"İstese bile kendisini veremiyor, belirsiz bir tiksinti o yöne eğilmesini engelliyordu." - A. İlhan
- kıvrım
isim Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm"Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi." - N. Hikmet
- eğmek
-i Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek"Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü." - Y. Z. Ortaç
- kıvrılmak
nsz Eğrilip bükülmek
- kavis
isim Bir eğrinin sınırlı bir kısmı, eğmeç"Sabah güneşi, duvara bir altın kavis çekti." - Y. Z. Ortaç
- viraj
isim Dönemeç"Virajları benim gibi son vitesle dönen bir ikincisi daha yoktu piyasada." - N. Hikmet
- dolambaç
isim Dolanarak giden, dönerek uzanan yolun kıvrıntısı"Bu yolun dolambaçları çoktur."
- dönemeç
isim Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj"Saffet Bey ilk dönemeci döner dönmez, yamağın eline cep saatimi tutuşturup şiddetli emir verdim." - A. Gündüz
- eğme
isim Eğmek işi
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- bağlamak
-i, -e Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak"Gemiyi iskeleye bağlamak."
- büküm
isim Bükme işi
- edilmek
Etme işine konu olmak, yapılmak"Birine yardım edildi. Birinden rica edildi. Onunla münakaşa edildi."
- eğrilik
isim Eğri olma durumu
- inhina
isim Eğrilme, bükülme
- katlamak
-i Kâğıt, kumaş vb. nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek"Gazeteleri itina ile katlayıp cebine koydu." - S. F. Abasıyanık
- kıvrılış
isim Kıvrılma işi
- razı etmek
kabul ettirmek"Doğrusu ben ne güzelliğimin ne de ilmimin kimsenin ağzına düşmesine razı değilim." - E. İ. Benice
- yola getirmek
birinin bir konudaki ters tutumunu düzeltmek
- Edebiyat, Bir manzumeyi oluşturan, ikiden çok dizeli parçalardan her birinin adı.
- bükülür
- eğmek, bükmek, eğilmek, bükülmek, yöneltmek, çevirmek, eğme, bükme, dönemeç, viraj
- eğrilir
- kavis viraj bükmek eğmek
- kıvlrmak
- kıvtılma