- küme
isim Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." - N. Nâzım
- yığın
isim Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim." - N. F. Kısakürek
- sahil
isim Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka, yalı"Üzerinde resmî elbise olduğu hâlde onu, sahile yanaşmış duran küçük ve meçhul bir sandala doğru ilerlerken görüyoruz." - E. M. Karakurt
- banko
isim İş yerlerinde üzerine eşya koymaya elverişli, iş takibi için gelen kişiyle görevli arasına konulmuş tezgâh"Kelepçi kızlar da bankodakiler gibi, fazla iplik kopmasından şikâyetçiydiler." - O. Kemal
- banka
isim Faizle para alıp veren, kredi, iskonto, kambiyo işlemleri yapan, kasalarında para, değerli belge, eşya saklayan ve ticaret, sanayi, ekonomi alanlarında çeşitli etkinliklerde bulunan kuruluş
- bayır
isim Küçük yokuş, belen, kıran (II), şev"Biz de uğultularla denizin ardı sıra / Başka bir deniz gibi dağdan aktık bayıra" - F. N. Çamlıbel
- yaka
isim Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü"Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- kenar
isim Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka"O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık
- kıyı
isim Kara ile suyun birleştiği yer"Kandilli akıntısını geçiyoruz. İşte Küçüksu kasrı, kıyıda bembeyaz gülüyor." - Y. Z. Ortaç
- yokuş
isim Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı"Birimiz istasyon rampalarında yan gelirken birimiz yokuşlarda çabalar." - A. N. Asya
- set
isim Toprağın kaymasını veya suyun akmasını önlemek için yapılan kalın duvar
- set
isim, spor Masa tenisi, voleybol vb. oyunlarda maçın her bir bölümü
- dayanmak
-e Bir yere yaslanmak, kendini dayamak"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- yalı
isim, denizcilik Sahil
- yatış
isim Yatma işi
- depo
isim Korunmak, saklanmak veya gerektiğinde kullanılmak için bir şeyin konulduğu yer, ardiye"Kıyıda kapıları, kepenkleri kapalı, birkaç ev ve depo sıralanıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- bank
isim Çoğunlukla parklarda ve bahçelerde oturulacak sıra
- yığmak
-i, -e Bir tepe oluşturacak biçimde üst üste koymak
- sığlık
isim Sığ olma durumu
- tümsek
isim Küçük tepe, tüm (II), tümbek"Sazlarla, kamışlarla örtülü bir tümseği atladım. Kıyıdayım." - O. V. Kanık
- kümelenmek
nsz Bir yere toplanmak, yığılmak"Binbir kuş parlak yapraklı ağaçlara kümelendi." - S. F. Abasıyanık
- Denizcilik, Deniz yüzeyine yakın ve zaman zaman tepeleri su yüzeyine çıkan sığlık ve kayalık yerlerdir. Deniz haritalarında bu gibi sığlıklar artı işareti konulmak suretiyle belirtilir.
- Yapı-Dekorasyon, 1. Çoğunlukla bahçelerde ve parklarda oturulacak sıra.
2. Bir karayolu üzerinde durmak zorunda kalan taşıtların gidiş gelişe engel olmadan durmalarını sağlamak ve dar yollarda karşıdan gelen taşıtlarla karşılaşıldığı zaman yol vermek üzere yapılan ve yayaların yürümeleri için de kullanılan, toprak ya da çakıl kaplı yol kenarı.
3. Hendek veya dolgu şevlerini pekitmek için bırakılan toprak dayanak. - banki
- bankaya para yatırmak
- banka, bankaya para yatırmak, nehir/göl kıyısı, kenar, tümsek, yığın, küme, kum yığını, bayır,
- banka akseptansı
- bilardo masasının kenarı
- dönerken yan yatmak
- küçük manşet
- kısa kürekçi sırası
- ocak agzı
- set yapmak
- sığ yer