-
paralelkenar : isim, matematik Karşılıklı kenarları paralel olan dörtgen
-
eşkenar : sıfat, geometri Kenarları eşit olan
-
kenarda köşede : zarf Dikkati çekmeyen veya umulmayan yerlerde
-
kenar mahalle : isim Şehrin merkezinden uzak ve çoğu eğitim düzeyi düşük yoksul halkın oturduğu semt, kenar semt"Kenar mahalleleri gezerken birtakım salaş barakalar göreceksiniz." - R. N. Güntekin
-
kenar atışı : isim, spor Hentbolda oyun alanından çıkan topu kenar çizgisinden oyuna sokma atışı
-
ikizkenar : sıfat, matematik İki kenarı eşit olan
-
kenarortay : isim, matematik Bir üçgende her tepeden karşı kenarın ortasına indirilen doğru parçası
-
çeşitkenar : sıfat, matematik Kenarlarından hiçbiri ötekine eşit olmayan (çokgen)
-
derkenar : isim Sayfa kenarına kaydedilen yazı, çıkma"Bir derkenar yazacak oldu ancak ona da karar veremedi." - M. Ş. Esendal
-
kenar bobini : isim Kâğıtçılıkta üretimin maksimum makine genişliğinde olmasını sağlayabilmek için ana bobinlerin yanında üretilen dar, tekrar hamurlaştırmanın dışında kullanıma imkân sağlayacak genişlikteki bobin
-
kenar semt : isim Kenar mahalle"O zaman kenar semtlerin meşhur türkülerinden biri şu idi." - O. C. Kaygılı
-
kenar suyu : isim Kenar süslemesi
-
kenarın dilberi : isim Kibarlığa özenen, görgüsü az kadın
-
kenar gezmek : bir şeyden uzaklaşmış olmak"O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık
-
kenara atmak : bir şeyin üstünde durmamak, önemsememek"O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık
-
kenara çekilmek : artık hiçbir şeye karışmamak"O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık
-
kenarda kalmak : kendine yakışan yeri tutamayarak önemsiz bir duruma düşmek"O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık
-
kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz : "kibar çevrede yetişmemiş olanlar ne kadar özenseler de kibarlığın bütün inceliklerini gösteremezler" anlamında kullanılan bir söz"O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık
-
kenar (veya kenarını) bastırmak : bir kumaşın kenarlarını kıvırıp elle veya makine ile dikmek"O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi." - O. V. Kanık