- arka
isim Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı"Evin arkasında dekorlar boyarlardı." - A. Ağaoğlu
- eski
sıfat Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı"Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" - N. Ataç
- arka olmak
maddi veya manevi yönden destek olmak"Evin arkasında dekorlar boyarlardı." - A. Ağaoğlu
- önce
zarf İlk olarak, başlangıçta, sonra karşıtı"Önce hep birlikte basın suçunu tarif edelim." - B. Felek
- bek
sıfat Sert, katı
- bek
isim, spor Savunma oyuncusu"Bekle haf genel olarak gol atmaz, alkışlanmaz, göklere çıkarılmaz." - H. Taner
- bek
isim Hava gazı lambasının ucu
- uzak
sıfat Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı"Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu." - P. Safa
- art
isim Arka, geri"Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu." - T. Buğra
- geri
isim Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı"Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." - N. Cumalı
- geri
isim Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval
- tekne
isim Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap"Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti." - Y. Kemal
- belkemiği
isim Bir şeyin varlığı ile ilgili en önemli bölüm, temel, esas"Belkemiği Anadolu Türklüğü olan bir millî devlet kurmalıyız." - Atatürk
- yardım etmek
kendi gücünü, imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanmak"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- destek olmak
güç sağlamak, yardımcı olmak
- geri gitmek
kötüleşmek"Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." - N. Cumalı
- savunma oyuncusu
isim, spor Kalecinin önünde yer alan, kaleyi savunan oyunculardan her biri, savunucu, bek (II)
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- kaplamak
-i Her yanını örtmek, istila etmek"Her tarafı sessizlik kaplamış, ovalar, biten bir günün hüznü içinde susmuştu." - H. S. Tanrıöver
- desteklemek
-i Destek koymak"Kapıyı ardından destekleyip varını yoğunu amcasının şerrinden koruyacaktı." - N. Hikmet
- kıç
isim Kuyruk sokumu bölgesi, kaba et, kaba but, popo, makat
- sırt
isim, anatomi Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm"Arabacı katırın sırtına binmiş." - F. R. Atay
- gerilemek
nsz Geri çekilmek, geriye çekilmek"Dürdane gerileyip baktı, kurnaz bir kahkaha ile göğsü oynadı." - M. Yesari
- arkalık
isim Sırt dayamaya yarayan yer"Rıza Efendi iskemlesinin arkalığına iyice yaslandı." - T. Buğra
- bel
isim İşaret
- evvelki
sıfat Önce olan, önceki"Feyziye'nin en parlak devri, hürriyetten evvelki devre tesadüf eder." - R. H. Karay
- müdafi
isim Savunucu
- savunucu
isim Bir şeyi savunan kimse, müdafi"Bu türlü hak savunucularının türlüsüyle karşılaştım hayatımda." - N. Cumalı
- vazgeçmek
-den Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
- yine
zarf Yeniden, bir daha, tekrar, gene"Yine beni unuttu, ağaçlıklar arasına yürüdü." - A. Kabaklı
- önceki
sıfat Önce olan, evvelki, mukaddem, sabık"Önceki başkan."
- kabul etmek
- tarafını tutmak
- arkada
- arka taraf
- arkadaki
- geride
- geriye doğru
- sırt, kürek, arka, dal, arkadaki, daldaki,
- arkasında olan
- arkaya doğru olan
- balta tersi
- dövdü
- eski dergi
- futbolda bek
- geriye
- geriye sürmek
- küçük havuz
- memleketin uzak köşeleri
- müdafaa oyuncusu
- sırtına binmek
- ters taraf
- yerine getirmemek
- üzerine bahse girmek