- akıllı
sıfat Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil"İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı." - Y. Z. Ortaç
- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- yerinde
sıfat İyi, yeterli"Binbaşı uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam." - M. Ş. Esendal
- mahsus
sıfat Özgü"Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." - N. F. Kısakürek
- mahsus
sıfat Duyulan, anlaşılan, hissedilen
- kendine mal etmek
benimsemek veya saymak"Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı." - Ç. Altan
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- isabetli
sıfat Yerine düşmüş, yerinde, uygun"İsabetli bir karar aldılar."
- münasip
sıfat Uygun, yerinde"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- müsait
sıfat Uygun, elverişli"Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz." - N. F. Kısakürek
- layık
sıfat Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan"Sevilmeye o herkesten fazla layıktır." - P. Safa
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- tahsis etmek
ayırmak, özgülemek
- biçilmiş kaftan
sıfat Bütünü ile uygun, elverişli (iş)
- özelleştirmek
-i Bir şeyi özel duruma getirmek veya özel olarak kullanmak, kamulaştırmak karşıtı
- yakışık alır
- muvfâfık
- sâhiplenmek
- ayırmak, tahsis etmek, özüne mal etmek, özüne ayırmak, çalmak, uygun
- uygun münasip tahsis ayırma
- yerinde oluş