- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- bütün
sıfat Eksiksiz, tam"Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." - N. Hikmet
- hiç
zarf Olumsuz yargılı cümlelerde fiilin anlamını pekiştiren bir söz"Hapishane yarı tımarhanedir, hiç şaşmayın." - N. F. Kısakürek
- mutlak
sıfat Salt"Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum." - H. E. Adıvar
- adamakıllı
zarf Gereğinden çok, iyice, bir güzel, bir temiz"Yazıları nihayet sökmeyi başardığında adamakıllı şaşırdı." - İ. O. Anar
- behemehâl
zarf Her hâlde, ne olursa olsun, ne yapıp yapıp, mutlaka"Evvela ben, behemehâl kongreye dâhil olmalı ve onu idare etmeli idim." - Atatürk
- asla
zarf Hiçbir zaman, hiçbir şekilde, katiyen"Kimseye faydası olmayıp da yalnız kendi nefsine ayırdığın servet, asla makbul değildir." - A. Kabaklı
- tamamen
zarf Bütün olarak, büsbütün, baştan sona"Ulaşım çileleri böylece giderilince köprüyü tamamen unutmuşlardı." - A. Kulin
- büsbütün
zarf İyiden iyiye, iyice, tamamen, tamamıyla, temelli"Çarçabuk ve büsbütün inanmak istiyorum aklımın haklılığına." - E. Şafak
- tamamıyla
zarf Tam olarak, büsbütün, baştan sona, külliyen"Hiddetim tamamıyla geçtiği için bu kıymetli yadigâra acımaya başlamıştım." - Ö. Seyfettin
- evet
edat "Öyledir" anlamında kullanılan bir doğrulama veya onaylama sözü, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he"Evet, bu bahsin en canlı noktası buradadır." - Y. K. Beyatlı
- muhakkak
sıfat Doğruluğu, gerçekliği kesin olarak bilinen, gerçekliği kesinleşmiş"Yalnız muhakkak olan bir şey varsa o da, Orhan'ın bana fena hâlde âşık olduğudur." - N. Hikmet
- elbette
zarf Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz, elbet"Bu şato sahibi elbette şatonun her şeyiyle uğraşmak zorundadır." - A. Kabaklı
- kesinlikle
zarf Kesin bir biçimde, kesin, kesin olarak, kesinkes, yüzde yüz, her hâlde, her hâlükârda, mutlak, mutlaka, katiyen, banko"Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi." - T. Buğra
- mutlaka
zarf Kesinlikle"Ben sözü, her okuyuşumuzda mutlaka gülümseten bir şiirine getirdim." - A. Kabaklı
- baştanbaşa
- tümüyle
- hiçbir suretle
- asla ve kat'a
- katiyyen
- tamamı ile
- tümüyle, tamamıyla, kesinlikle, tamamen