- önce
zarf İlk olarak, başlangıçta, sonra karşıtı"Önce hep birlikte basın suçunu tarif edelim." - B. Felek
- daha
zarf Henüz"Anne leylek, bir serseri kurşunla daha o sabah ölmüştü." - İ. O. Anar
- yüksek
sıfat Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
- üst
isim Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı"Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor." - H. E. Adıvar
- yukarı
isim Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı
- üzerinde
zarf Üstünde"Donanan minareler sanki yolun üzerinde yakılan meşalelerdir." - R. E. Ünaydın
- üstün
sıfat Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan"Bu nazire gazeller muhakkak ki onlardan çok üstündü." - A. H. Çelebi
- üstün
isim, dil bilgisi Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha
- üstüne
zarf İlişkin, üzerine, dair"Arkadaşım aşk ve evlilik üstüne konuşulacak şeyler bulmuştu." - S. F. Abasıyanık
- üzerine
zarf Üstüne"Gerinerek kollarını yana doğru açarken başını divanın yastıkları üzerine koyuyor." - E. M. Karakurt
- hilesiz
sıfat Hile yapmayan, düzen bilmeyen (kimse)
- fevkinde
Hukuk, üstünde; aşan
- yukarıya
- yukarıda
- üstünde
- yukarısına
- yukarısında
- yukarıdaki
- bütün bunlardan başka
- daha yukarıda olarak
- gökteki
- semada olan
- sıraca önce olarak
- toprağa gömülmemiş
- yukarda
- yukarıda olan
- yukarıda zikredilmiş
- yukarıda, bir şeyin üstünde, üst, yukarı, yukarıdaki, çok, fazla, artık
- üstünde fevkine