-
bir daha : zarf İkinci kez"Çocukluklarını bütün bütün kaybedenler, bir daha çiçek açmak gücü bütün bütün yok olan kurumuş ağaçlar gibidirler." - N. Hikmet
-
daha bir : sıfat Değişik, farklı"Dikkatini topladı, yürüyen insanlara daha bir titizlikle bakmaya başladı." - O. Aysu
-
daha daha : zarf Başka başka
-
az daha : zarf Az kalsın, neredeyse"Az daha treni kaçırıyordum." - N. Hikmet
-
daha iyisi can sağlığı : "bulunabileceklerin en iyisi oldu" anlamında kullanılan bir söz"Anne leylek, bir serseri kurşunla daha o sabah ölmüştü." - İ. O. Anar
-
daha neler! : "hiç öyle şey olur mu?" anlamında kullanılan bir söz"Anne leylek, bir serseri kurşunla daha o sabah ölmüştü." - İ. O. Anar
-
daha da : karşılaştırma derecesini vurgular"Anne leylek, bir serseri kurşunla daha o sabah ölmüştü." - İ. O. Anar