-
ekmek parası : isim Geçimi sağlayan para veya kazanç"Heriflere yalnız ekmek parası değil gönüllerine göre de iş bulacaksın." - N. Hikmet
-
ekmek ufağı : isim Ekmek kesilirken veya bölünürken dökülen parçacıklar, ekmek kırıntısı
-
kuşekmeği : isim, bitki bilimi Turpgillerden, çorak yerlerde yetişen, beyaz veya mor çiçekli, eskiden hekimlikte kullanılmış olan otçul bir bitki, çobandağarcığı (Thlaspi)
-
ekmek ağacı : isim, bitki bilimi Dutgillerden, sıcak ülkelerde yetişen, bol meyve veren, yaprakları beş veya yedi parçalı, çiçekleri küçük bir ağaç (Artocarpus incisa)
-
ekmek ayvası : isim, bitki bilimi Gevrek ve sulu bir tür ayva
-
ekmek dolması : isim Soğan, maydanoz ve baharat karışımının içi boşaltılmış somun ekmeğe doldurulup pişirilmesi yoluyla hazırlanan bir yemek türü
-
ekmek düşmanı : isim Bir ailede geçimin sağlanmasına katılmayan kimse
-
ekmek kadayıfı : isim Yuvarlak küçük pide biçiminde yapılıp kurutulduktan sonra yumurtaya bulanıp yağda kızartılan bir tür kadayıfa, ateş üzerinde koyu şeker şerbeti çektirilerek hazırlanan tatlı
-
ekmek kapısı : isim Geçim sağlayan iş yeri"Banka tıkır tıkır işlemekte, üstelik kasabanın yeni yetmelerine ekmek kapısı olmaktadır." - T. Buğra
-
ekmek kavgası : isim Geçim sağlamak için çalışıp uğraşma
-
ekmek kaygısı : isim Geçim sağlama çabası
-
ekmek kırıntısı : isim Ekmek ufağı
-
ekmek küfü : isim, bitki bilimi Ekmek, peynir vb. besinler üzerinde doğal olarak gelişen asklı mantar (Penicillium crustaceum)
-
ekmek mayası : isim Ekmek yapımında hamurun mayalanmasını sağlayan madde
-
ekmek tahtası : isim Ekmeklik hamurun fırına sürülmek üzere hazırlandığı ve üzerine konulduğu uzun tahta
-
ekmek tatlısı : isim Ekmekten yapılan bir tatlı türü
-
ekmeği dizinde : isim Nankör
-
etli ekmek : isim Etli pide
-
kuru ekmek : isim Katıksız ekmek"Kuru ekmekle bayat peyniri lezzetle yiyen / Çeşmeden her su içerken şükür Allah'a diyen" - Y. K. Beyatlı
-
soğan ekmek : isim Ucuz ve kolay ulaşılabilen yiyecek"El kapısı kızcağızın öyle canına yetmiş ki soğan ekmeğe bile razı." - H. Taner
-
tahinli ekmek : isim Mayalanmış hamurun 1-2 santimetre kalınlığında açılıp üzerine şekerlendirilmiş tahinin serilmesiyle elde edilen malzemenin fırında pişirilmesiyle yapılan bir ekmek türü
-
tam ekmek : isim Geleneksel mayalama tekniği ile üretilen, kepeği alınmamış ekmek
-
taş ekmek : isim İçi taş döşeli fırında pişmiş olan ekmek
-
tuz ekmek düşmanı : sıfat İyilikbilmez"Böyle mübarek bir gecede bu tuz ekmek düşmanının, velinimetinin evinde yaptığı hırsızlık besbelli dokunmuştu." - R. N. Güntekin
-
tuz ekmek hakkı : isim Birinin ekmek yedirip iyilik ettiği kimse üzerindeki manevi hakkı
-
vişneli ekmek : isim Vişne ve ekmekle yapılan bir çeşit tatlı
-
zengin ekmek : isim İçine çeşitli vitaminlerin eklendiği, kepeği alınmamış ekmek
-
arpa ekmeği : isim Arpa unundan yapılan ekmek"Bilmezsin belki arpa ekmeği de İran'da fakirliğin sembolüdür." - T. Buğra
-
çarşı ekmeği : isim Çarşıda satılan, has undan yapılmış ekmek türü
-
çavdar ekmeği : isim Çavdar ve buğday unu karışımından yapılan ekmek
-
dürüm ekmeği : isim Dürüm yapmakta kullanılan ekmek
-
er ekmeği : isim Kocanın getirdiği ekmek
-
ev ekmeği : isim Evde kullanılan fırınlarda veya tandırlarda mayalı hamurdan yapılan ekmek
-
glüten ekmeği : isim Şeker hastalığı olanlar için yapılan nişastasız ekmek
-
halk ekmeği : isim Belediyelerce indirimli fiyata satılan ekmek
-
köy ekmeği : isim Tandır, sac, fırın vb.nde pişirilen bir pide türü veya somun
-
mısır ekmeği : isim Mısır unundan hazırlanarak yapılan ekmek
-
sac ekmeği : isim Mayalanmış hamurun oklava ile daire şeklinde açılıp sac üzerinde pişirilmesiyle elde edilen ekmek
-
tandır ekmeği : isim Tandırda pişirilen ekmek"Deri gibi sert, yayvan tandır ekmeğine alışmıştı; yer sofrasında bunu hem kaşık hem çatal yerine dürümleyerek kullanmayı beceriyordu." - R. H. Karay
-
tava ekmeği : isim Tavada pişirilen ekmek
-
tost ekmeği : isim Tost yapmada kullanılan ekmek
-
yufka ekmeği : isim Pideden daha ince açılan bir çeşit ekmek
-
ekmek aslanın ağzında : "geçim sağlayacak bir iş bulmak ve para kazanmak kolay değildir" anlamında kullanılan bir söz"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmek çarpsın! : karşısındakini inandırmak için edilen yemin"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmek elden su gölden : "kendisi çalışmayıp başkasının kazancıyla geçinme durumu" anlamında kullanılan bir söz"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmek istemez su istemez : "hiçbir masrafı yoktur" anlamında bir söz"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmek öpmek : ekmeği öperek yemin etmek"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver : "verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her iş uzmanına yaptırılmalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur : "verimin çok olması, kullanılan malzemenin bol olmasına bağlıdır" anlamında kullanılan bir söz"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğinden etmek : işinden çıkarmak, işinden atmak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğinden olmak : geçimini sağlayan işinden zorunlu olarak ayrılmak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğine göz koymak (veya dikmek) : birinin geçimini sağlayan işi elinden almaya çalışmak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğine yağ sürmek : istemediği hâlde birinin işine yarayacak biçimde davranmak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğini çıkarmak : çalıştığı işten geçimini karşılayacak kadar kazanç sağlamak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğini eline almak : geçimini sağlayacak parayı kazanmak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğini kana doğramak : büyük bir sıkıntı ve üzüntüye katlanmak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğini kazanmak : geçimini sağlamak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğini taştan çıkarmak : geçimini sağlamakta çok becerikli olmak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmeğini yemek : birisinin işinde çalışarak kendi geçimini sağlamak"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır : "insanların kazançlarına, rızıklarına engel olanlara bir gün aynı şeyler yapılır" anlamında kullanılan bir söz"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç
-
ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil : "iyi nitelikli işler kullanılan araç elverişsiz de olsa kolaylıkla yürütülebilir ama her iş elverişsiz araçla yürütülemez" anlamında kullanılan bir söz"Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş." - Y. Z. Ortaç