- affetmek
-i Bağışlamak"Açgözlülüğü içeride de dışarıda da affetmeyen gözü tok insanlarız." - A. N. Asya
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- kolaylaştırmak
-i Kolay bir duruma getirmek, güçlükleri ortadan kaldırmak"Tatbikatınızı kolaylaştıracak bir kitap herhâlde." - E. İ. Benice
- yatıştırmak
-i Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak"Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı."
- feshetmek
-i Verilmiş bir yargıyı kaldırmak, bozmak
- iptal etmek
kullanıştan kaldırmak
- azaltmak
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu
- göndermek
-i, -e Bir yere doğru yola çıkarmak, yollamak, ulaşmasını, gitmesini sağlamak, irsal etmek"Hepimizi esir edip Malta'ya gönderecekleri ağızlarda dolaşıyordu." - H. E. Adıvar
- yollamak
-i, -e Göndermek"Hekim hademeleri aşağıya yolladı." - M. Ş. Esendal
- hafifletmek
-i Hafiflemesine yol açmak, hafifleştirmek, tahfif etmek"Damatlarının bu işten memnun görünmesi, onun azap ve sıkıntısını yarı yarıya hafifletiyordu." - R. N. Güntekin
- havale etmek
bir şeyin alınmasını, yapılmasını bir kimseye bırakmak, ısmarlamak, devretmek"Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- iade etmek
geri vermek, geri çevirmek"Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı." - R. H. Karay
- vaz geçmek
- teskin olunmak
- para havalesi göndermek
- şiddeti eksilmek