-
alaşağı etmek : yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al (veya alın) ... : işte"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al aşağı vur yukarı : çekişe çekişe pazarlık yapılırken söylenen bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al benden de o kadar : "ben de aynı düşüncedeyim, aynı durumdayım" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al birini, vur ötekine (veya birine) : hiçbiri işe yaramaz, hepsi bir ayarda"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al gülüm ver gülüm : çıkar ilişkilerinde bazı sıkıntıları karşılıklı olarak görmezden gelme"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun) : "bir yolsuzluğun suçluları aranırken o işte kusuru olan kişi telaşlanır" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al malın iyisini, çekme kaygısını : "malın iyisini alan, onu tasasız kullanır" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al sana bir ... daha : yeni bir aksilik olduğunda bezginlik bildirmek için "işte" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
al takke ver külah : uzun bir çekişmeden sonra, çekişe çekişe"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
aldı : "söylemeye başladı" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
aldı sazı eline : hiç kimseyi konuşturmadan konuşan kimseler için kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek : sağladığı yarar, verdiği zararı karşılamamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alıp başını gitmek : başını alıp gitmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alıp götürmek : yakalayıp götürmek, derdest etmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alıp satmaz görünmek : ilgisiz görünmek veya davranmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alıp sattığı olmamak : hiç ilgisi bulunmamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alıp vereceği olmamak : bir kimseyle hiçbir ilgisi olmamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alıp vermek : kalp çarpıntısı geçirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alıp yürümek : az zamanda çok ilerlemek, yayılmak, çoğalmak, artmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste : "kimseye eziyet edip ahını alma, sonra yaptığın kötülüklerin cezasını ömür boyu çekersin" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
almadığın hayvanın kuyruğunu tutma : "almayacağın bir şeye alacakmışsın gibi yakın ilgi gösterme, işinde çalıştırmayacağın kimseye çalıştıracakmışsın gibi umut verme" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı