- baştan çıkarmak
kötü yola sürüklemek, doğru yoldan saptırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- aldatmak
-i Beklenmedik bir davranışla yanıltmak"Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi." - C. Meriç
- azdırmak
-i Azmasına sebep olmak"Merhem yarayı azdırdı."
- ayartmak
-i Baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak"Allah'ı ileri sürerek kadınları ayartacak aklınca." - R. H. Karay
- aklını çelmek
niyetinden, kararından caydırmak
- kandırmak
-i Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek"Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor." - E. İ. Benice
- ikna etmek
inandırmak, kandırmak"Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum." - S. F. Abasıyanık
- ifsat
isim Düzeni bozma, karışıklık çıkarma
- ayartma
isim Ayartmak işi
- iğfal etmek
aldatmak, kandırmak, baştan çıkarmak
- namusuna leke sürmek
- ifsat etmek
- azdlrılabilir
- baştan çıkarma seducer ayartan adam iğfal eden adam. seducible baştan çıkarılabilir
- baştan çıkarmak, ayartmak, kanına girmek, kandırmak, iğfal etmek
- iğfal edilebilir
- iğfal edilebilir.
- iğfal etmek. seducement iğfal