-
namus borcu : isim Mutlaka yerine getirilmesi, ödenmesi gereken görev, borç"Korkmadan buraya bakmak o zavallı için de bir namus borcu olmuştu." - R. N. Güntekin
-
namus sözü : isim Namus ve onur üzerine verilen söz, şeref sözü
-
namus belası : isim Namusunu ve halk arasındaki saygınlığını korumak için katlanılan sıkıntı, ar belası
-
namus cinayeti : isim Ahlak ve onuruna ters düşen bir durumdan kurtulmak için işlenen cinayet
-
namus davası : isim, hukuk Namusuna dokunulan kişinin açtığı dava
-
namusu iki paralık olmak : onursuz bir duruma düşmek"Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?" - E. İ. Benice
-
namusuna dokunmak : birinin namus ve onurunu olumsuz biçimde etkilemek"Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?" - E. İ. Benice
-
namusuna sinek kondurmamak : kollamak, gözetlemek"Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?" - E. İ. Benice
-
namusunu temizlemek : ahlak ve onuruna ters düşen bir durumdan kurtulmak için birini veya kendini öldürmek"Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?" - E. İ. Benice
-
namusu temizlenmek : bir işin içinden kendi saygınlığını yitirmeden çıkmak"Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?" - E. İ. Benice
-
namusuyla yaşamak : ahlak ve onuruna bağlı yaşamak"Fakat durup dururken, kendi yağıyla kavrulan bir genç kız namusuna bu kadar namussuzca iftira olur mu?" - E. İ. Benice