- yemek
isim Yemek yeme, karın doyurma işi"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- yemek
-i Ağızda çiğneyerek yutmak"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
- un
isim Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri
- aş
isim Yemek
- irmik
isim Sert buğdaydan elde edilen, taneleri iri, glütence zengin un
- besin
isim Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda
- azık
isim Gereken yiyecek ve içecek şeyler, nevale"Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına." - R. Enis
- öğün
isim Kez, defa
- Kur’an-ı Kerim, 1. Kur’an ayetlerinin tam karşılıkları başka dillere aktarılamadığından, ayette anlatılmak istenileni kelimesi kelimesine değil de biraz eksiği ile başka bir dile çevirme, yakın anlamlar verme.
2. Anlam, kavram, mefhum. - Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji, Mantık, Tercümeden biraz daha geniş olarak yapılan çevirilerdir.
- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 1. Her yönüyle aynen aktarılması mümkün olmayan bir sözün başka bir dile yaklaşık olarak çevirisidir. Özellikle Kur'an tercümeleri için kullanılmaktadır.
2. Anlam, kavram, mefhum. - elenmemiş kaba un
- geçim kaynağı
- yemek vakti
- yemek vakti, öğün, yemek, kaba un, un gibi