-
kılıç alayı : isim Kılıç kuşanma
-
kılıç oyunu : isim, spor Eskrim
-
kılıç balığı : isim, hayvan bilimi Kılıç balığıgillerden, burnunda kılıç biçiminde bir uzantısı bulunan, kılçıksız, eti beyaz ve lezzetli, iri bir balık (Xiphias gladius)
-
dalkılıç : zarf Kılıcını çekmiş olarak, yalın kılıç"Süvariler dalkılıç hücuma geçtiler."
-
yalın kılıç : zarf Elinde kılıç olduğu hâlde, kılıçlı olarak, dalkılıç
-
kılıçkuyruk : isim, hayvan bilimi Kemikli balıklar takımından uzunluğu 8-10 santimetre olan, tropik süs balığı (Xiphophorus helleri)
-
kesici kılıç : isim Eskrimde kullanılan bir kılıç türü
-
Acem kılıcı : isim İki tarafı keskin olan kılıç
-
kılıçhane : isim Kılıç yapılan yer
-
kılıçkalkan : isim Kılıç ve kalkan kullanılarak oynanan bir tür halk oyunu
-
çalakılıç : zarf Durmadan kılıç sallayarak"Kimi atlı kimi yaya olan Macarlarla çalakılıç savaşıyorlardı." - N. Atsız
-
kuzgunkılıcı : isim, bitki bilimi Süsengillerden, uzun, ensiz ve sivri yapraklı bir süs bitkisi, glayöl (Gladiolus illyricus)
-
kılıç bacak : sıfat Bacakları eğri olan, çarpık bacaklı (kimse)
-
kılıç gagalı : isim, hayvan bilimi Yağmur kuşugillerden, çok ince ve uzun gagalı, tüyleri ak, kanatları kara bir kuş (Recurvirosta avocetta)
-
kılıç kuşanma : isim, tarih Tahta yeni çıkan Osmanlı padişahlarının İstanbul'daki Eyüp Sultan türbesine giderek törenle kılıçlarını almaları
-
kılıç pabucu : isim Kılıç kınının aşağı kısmı
-
delici kılıç : isim, spor Eskrimde kullanılan delici özelliğe sahip bir kılıç türü, epe
-
dürtücü kılıç : isim, spor Eskrimde kullanılan, namlusu düz ve yuvarlak, ucu düğmeli kılıç, flöre
-
kılıç çalmak : kılıçla savaşmak, kılıç ile öldürmek"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıç çekmek : saldırmak veya selamlamak amacıyla kılıcı kınından çıkarmak"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıç kınını kesmez : "sert ve öfkeli kişi yanındakilere zarar vermez" anlamında kullanılan bir söz"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıç kuşanmak (veya takmak) : kılıcı olmak ve onu taşıyacak güce ve yetkiye hak kazanmak"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıç oynatmak : egemen olarak yaşamak"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıç sallamak : kılıç ile dövüşmek, düşman üzerine kılıçla saldırmak"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıç üşürmek : kılıç çekerek saldırmak"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıcı kınına koymak : savaşı bırakmak, savaştan vazgeçmek"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
-
kılıçtan geçirmek : çok sayıda insanı kılıçla öldürmek"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar