-
hava açmak (veya açılmak) : bulutlar dağılmak
-
hava atmak : herhangi bir üstünlüğünden dolayı şişinmek, caka yapmak
-
hava basmak : hava vermek
-
hava bozmak : havada yağmur, kar, dolu veya fırtına başlamak
-
hava bulanmak : gökyüzü bulutla kaplanıp yağmur yağacak duruma gelmek
-
hava çarpmak : iklim ve rüzgâr olumsuz etkilemek
-
hava değiştirmek : iklimi değişik bir yere gidip bir süre oturmak
-
hava fena esmek : ortamla ilgili her türlü şart kötü durumda olmak
-
hava iyi esmek : ortamla ilgili her türlü şart uygun durumda olmak
-
hava kaçırmak : nesneler içindeki havayı tutamayıp dışarıya vermek
-
hava kapanmak : gökyüzü bulutlarla örtülmek
-
hava kararmak : güneşin batmasıyla ortalık kararmak
-
hava patlamak : fırtına çıkmak
-
hava vermek : tekerlek vb. cisimleri hava ile şişirmek, şişkinliğini artırmak, hava basmak
-
hava yapmak : kalorifer peteğinde sıvının yerine hava dolmak
-
havada kalmak : yerden yüksekte bulunmak
-
havadan nem kapmak : en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak
-
havalara uçmak : çok sevinmek
-
havan batsın : "böbürlenmen boşa çıksın" anlamında kullanılan bir söz
-
havanın gözü yaşlı : "nerede ise yağmur yağacak" anlamında kullanılan bir söz
-
havası olmak : bir kimsenin albenisi veya cana yakınlığı olmak
-
havasına uymak : bulunduğu çevre ve ortamı benimsemek
-
havasını almak : kalorifer peteğinde oluşan havayı boşaltarak sıvı maddenin dolmasını sağlamak
-
havasını bulmak : keyiflenmek, neşelenmek
-
havaya girmek : hazır olmak
-
havaya gitmek : hiçbir şeye yaramamak, boşa gitmek
-
havaya pala (veya kılıç) sallamak : boşuna, gereksiz çaba harcamak
-
havaya savurmak : gereksiz yere harcamak
-
havaya uçmak : patlama dolayısıyla zarar görmek
-
havayı bozmak : bir topluluğun keyfini kaçırmak
-
havayı koklamak : bir yere göz atmak