-
kuru gürültü : isim Gereksiz, önemsiz, sonu alınamayacak söz veya davranış"Bu konuşmalar onun için bir kuru gürültüden ibaretti." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
gök gürültüsü : isim Gök gürlemesi
-
gürültü kirliliği : isim İnsanlar üzerinde fiziksel ve ruhsal bakımdan olumsuz etkiler oluşturan karışık ve yüksek ses
-
gürültü patırtı : isim Kavga, gürültü
-
gürültü bastırmak : gürültüden daha güçlü ses çıkarıp onu etkisizleştirmek"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
-
gürültü çıkmak : kavga, tartışma, karışıklık olmak"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
-
gürültü çıkarmak (veya etmek veya koparmak veya yapmak) : düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
-
gürültü istemeyen kazancı dükkânına girmez : "kafasını dinlemek isteyen kimse, gürültülü patırtılı işlerde görev almaz" anlamında kullanılan bir söz"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
-
gürültüye gelmek : bir iş, bir düşünce vb. telaş ve karışıklığa rastlayarak ilgi çekmemek, üzerinde durulmamak"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
-
gürültüye getirmek (veya boğmak) : bir işi, bir düşünceyi telaş ve karışıklık yüzünden ilgi çekmez duruma getirmek"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
-
gürültüye gitmek : telaş ve karışıklığa rastlayarak değeri anlaşılmayıp unutulmak"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
-
gürültüye pabuç bırakmamak : patırtıya pabuç bırakmamak"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan