-
etek açmak : kadın, cinsel arzusunu belirtmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
etek öpmek : yaltaklanmak, dalkavukluk etmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
etek silkmek : el etek çekmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
etek takmak (veya giymek) : erkek ar, namus, erdem vb. özellikleri bulunmayan duruma düşmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğe varmak : yardım istemeye gitmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteği ayağına dolaşmak : eli ayağı dolaşmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteği kirlenmek : kadının namusuna dokunulmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğinde namaz kılınmak : içi dışı çok temiz kişi olmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğindeki taşı dökmek : bütün bildiklerini açıklamak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğinden ayrılmamak : peşini bırakmamak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğinden el çekmek : etliye sütlüye karışmamak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğini başına atmak (veya sarmak) : birini azarlamak, onur kırıcı sözlerle suçlamak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğini çekmek : günah sayılan işlerden uzak durmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğini tutmak : yardım istemek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğine düşmek (veya sarılmak) : yalvarıp yakarmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğine yapışmak (veya sığınmak) : birinin koruyuculuğu altına girmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğini toplamak : birinin derli toplu olmasını sağlamak, birini düzenli yaşatmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteğiyle mum söndürmek : uygun olmayan biçimde iş yapmak, sakar olmak, üstünkörü davranmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
etekleri tutuşmak : çok telaşlanmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
etekleri uzamak : yanlışları düzeltmek, ayıbını kapatmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
etekleri zil (veya ıslık veya çalpara) çalmak : çok sevinmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteklerini indirmek : üzerine düşen görevi yerine getirmek"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin
-
eteklerini toplamak : düzenli, temiz veya namuslu olmak"Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı." - R. N. Güntekin