- kar
isim Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı"Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." - T. Buğra
- kazanç
isim, ticaret Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü"Sırtında hep aynı kahverengi elbise bulunduğuna göre fazla bir kazanç da sağlamıyordu." - C. Külebi
- ürün
isim Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
- bel vermek
duvar gibi dik şeyler dışarıya veya tavan gibi yatay şeyler aşağıya doğru kamburlaşmak"Kolum, boynundan beline doğru kayıyor." - Y. Z. Ortaç
- teslim etmek
bir şeyi sahibine vermek
- teslim olmak
üstün bir güç karşısında mücadeleden vazgeçip yenilgiyi kabul etmek
- gelir
isim Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat"Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı." - M. Yesari
- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- ödemek
-i Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek"Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım." - R. H. Karay
- eğilmek
nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- verimlilik
isim Verimli olma durumu, verimkârlık, mümbitlik"Bilakis onun derdi, verimliliğine uygun bir çerçeve bulamayışında." - N. Hikmet
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- mahsul
isim Ürün"Ankara'ya geldiği zaman Hacı Bayram'ı müritleriyle ovada mahsul toplarken görür." - A. H. Tanpınar
- rekolte
isim Tarımda bir yılda derlenen ürünlerin bütünü"Bu yılın buğday rekoltesi umulandan çok az."
- verim
isim Çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği, mahsul, randıman"İşçilerin verimi. Makinenin verimi. Ağacın verimi."
- hasılat
isim Ürün
- getirmek
-e Gelmesini sağlamak"Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar." - R. N. Güntekin
- yol vermek
geçmesine izin vermek
- kazanım
isim Kazanma işi
- kabul etmek
- ürün vermek
- mahsul vermek
- ürün/meyve vermek,
- dayanamayıp baş eğmek
- mahsul ürün