anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

work

Kelimeler > W ile başlayan kelimeler > work nedir ?
work
work, work nedir ,work ne demek
  • kitap

    isim Ciltli ve ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü"Ama ben, bir kitap üzerine bir fikir edinmek istedim mi o kitabı kendim okurum." - N. Ataç

  • meslek

    isim Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş"Araya giren yıllar zarfında meslekten kopunca eski arkadaşlarıyla ün

  • çalışma

    isim Çalışmak işi, emek, say"Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti." - N. F. Kısakürek

  • iş

    isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık

  • tüm

    isim Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi"Parasının tümünü kaybetti."

  • tüm

    isim Tümsek

  • görev

    isim Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş

  • el işi

    isim Makine kullanmadan yapılan örgü, dikiş vb. el ürünü

  • iş görmek

    iş yapmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık

  • iş yapmak

    çalışmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık

  • işe yaramak

    elverişli olmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık

  • ürün

    isim Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul

  • mesai

    isim Çalışma, emek"İki üç günlük mesaiyle bir sürü karanlık noktayı çözümledin." - O. Aysu

  • vazife

    isim Ödev"Sana karşı olan vazifelerimde kusur mu ediyorum?" - A. M. Dranas

  • emek

    isim Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü, zahmet"Ücret emeğin karşılığıdır." - Anayasa

  • üstünden geçmek

    daha önceden yapılmış bir işi, denetlemek amacıyla yeniden gözden geçirmek"Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor." - H. E. Adıvar "Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında

  • tesir etmek

    etki etmek"Bazılarının da kanaati şudur ki iyi ahlakta çalışmanın rolü ve tesiri vardır." - N. F. Kısakürek

  • eser

    isim Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt"Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." - Y. K. Beyatlı

  • tanzim etmek

    sıralamak

  • çözmek

    -i Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak

  • uğraşmak

    -le Bir iş üzerinde sürekli çalışmak"Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." - P. Safa

  • işleme

    isim İşlemek işi"Mermeri peynir gibi yontar, onu müşterilerin zevkine göre işlemesini pek iyi bilirdi." - İ. H. Baltacıoğlu

  • uğraş

    isim Bir insanın yaptığı iş veya meslek, iş güç, meşguliyet"Bu arada köy yaşamından çeşitli sahneleri, uğraşları canlandıran oyunlar vardır." - M. And

  • düzenlemek

    -i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."

  • yapmak

    -i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan

  • kurmak

    -i Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek"Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay

  • kamçılamak

    -i Kamçı ile vurmak

  • etmek

    nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner

  • koparmak

    -i Kopmasını sağlamak, kopmasına yol açmak"O koskoca lenduha gibi gövdenle ipi koparırsın da başımıza iş çıkarırsın!" - O. C. Kaygılı

  • işte

    edat Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz, aha, ahacık"İşte bu iki adam bir aralık göz göze geldiler." - İ. H. Baltacıoğlu

  • meşgul olmak

    vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak"Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü." - S. F. Abasıyanık

  • mutat

    sıfat Alışılmış, alışılan"Halk onu okuyor ve seviyor, polis ve mürteci çevreler ise ona kin besliyor ve mutat vasıtalarla tasfiye etmeye çalışıyorlardı." - N. Hikmet

  • işlemek

    -i Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek

  • etkilemek

    -i Etkiye uğratmak, tesir etmek"Toplumu etkileyen olaylara herkes kendi yorumunu katıyor." - N. Cumalı

  • yapıt

    isim Bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser"Yapıtının sağlamlığına güvenen her sanatçı gibi şakasını da iyi karşılamıştı." - H. Taner

  • fabrika

    isim İşlenmemiş veya yarı işlenmiş maddelerin makine, araç vb. ile işlenerek tüketime hazır duruma getirildiği sanayi kuruluşu, üretimevi"Bir deri fabrikası her yerde yapılabilir." - Y. K. Beyatlı

  • tesis

    isim Yapma, kurma, temelini atma

  • sokmak

    -i İçine veya arasına girmesini sağlamak

  • çaba

    isim Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor"Yoksa başlı başına zafer, boşuna bir çaba olur." - F. R. Atay

  • çabalamak

    -e Güç bir durumdan kurtulmaya uğraşmak

  • çalıştırmak

    -i, -e Çalışmasını sağlamak

  • meşguliyet

    isim Meşgul olma, uğraşma durumu"Çile çeken derviş, dergâhta kendisine gösterilen vazife dışında her istediğini okumakta ve bazı meşguliyetlerde bulunmakta serbestti." - A. H. Çelebi

  • yürümek

    nsz Adım atarak ilerlemek, gitmek"Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." - H. Taner

  • çalışmak

    nsz Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak"Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz" - E. B. Koryürek

  • işletmek

    -i İşlemesini sağlamak, çalıştırmak"Trenlerimizi odunla işletiyorduk." - F. R. Atay

  • değişiklik yapmak

    değiştirmek

  • işyeri

    Hukuk, İşçinin iş sözleşmesine göre çalıştığı yer

  • mekanizma

    isim Belli bir sonuca ulaşmak için karmaşık bir biçimde düzenlenmiş organ veya parçalar birleşimi, sistem, düzenek"Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak." - A. Ağaoğlu

  • heyecanlandırmak

    -i Heyecan duymasına sebep olmak"Yurt dışına başlayan büyük göç, beni hep heyecanlandırmış hep ilgi alanım içinde kalmıştır." - N. Meriç

  • mayalanmak

    nsz Mayanın etkisiyle ekşiyip kabarmak"Hamur mayalandı."

  • oynamak

    nsz Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak"Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." - H. R. Gürpınar

  • oynatmak

    -i Oynamasını sağlamak"Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı." - P. Safa

  • başarılı olmak
  • emek sarfetmek
  • çalışma yeri
  • bakılmakta
  • birine sert davranmak
  • etkilemeye çalışmak
  • iyi netice vermek
  • iş, çalışma, eser, yapıt, çalışmak, çalıştırmak
  • memuriyeti olmak
  • sirke köpüğü
  • vazifeli olmak
  • work
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı