- şu
sıfat Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı niteleyen söz"Bu parayı da şu adrese gönderiver." - A. Kutlu
- kara suları
isim, hukuk Bir devletin deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belli genişlikte su şeridi
- deniz
isim Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi
- dalga
isim Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
- soğuk
sıfat Isısı düşük olan, sıcak karşıtı"Bu el soğuktu ve titriyordu." - P. Safa
- göl
isim, coğrafya Oluşması genellikle tektonik, volkanik vb. olaylara bağlı olan, toprakla çevrili, derin ve geniş, tuzlu veya tuzsuz durgun su örtüsü"Gölün üstünde güneşin doğuşuna batışına, aylı gecelere doyum olmuyordu." - N. Cumalı
- son
sıfat Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- kalite
isim Nitelik"Bizde de Türk edebiyatı ne kadar millî kaynaklara gitmiş ise kalite bakımından o kadar yükselmiştir, denilebilir." - M. Kaplan
- sıvı
isim, fizik Bulunduğu kabın biçimini alabilen ve üstü yatay bir düzlem durumuna gelebilen akışkan cisim, mayi, likit
- inme
isim İnmek işi"Büzülüp kaldığım köşede sabahın bir an evvel olmasını, güneşin bir saat evvel arza inmesini bekliyorum." - E. İ. Benice
- göl kestanesi
isim, bitki bilimi Suda yetişen ve meyvesi kestane gibi yenilen bitki (Trapa natans)
- su tabakası
isim Su ile kaplanmış yüzey
- baraj
isim Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla akarsu üzerine yapılan bent"Atatürk Barajı. Kurtboğazı Barajı."
- sarnıç
isim Yağmur sularının biriktirildiği üstü kapalı yapı"Birlikte kalenin sarnıcına kadar yürüdüler." - R. H. Karay
- su sineği
isim, hayvan bilimi Kın kanatlılardan, durgun sular üzerinde yaşayan, parlak yeşilimsi siyah renkli bir böcek (Hydrophilus)
- nehir
isim Irmak"Bir nehre benzeyen tarihte hiçbir an tekrarlanmaz." - M. Kaplan
- sel
isim Sürekli yağan yağmurdan veya eriyen kardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su, su taşkını
- kabarma
isim Kabarmak işi"Böyle birdenbire kabarmayı, sonra yine birdenbire sönüvermeyi anlıyorum." - N. Hikmet
- mükemmellik
isim Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin olma, mükemmeliyet"Bu yüzden iyi anlaşmak için araçların mükemmelliği söz konusu değildir." - İ. Özel
- şaka
isim Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife"Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu." - A. Kutlu
- sulandırmak
-i Sulu duruma gelmesini sağlamak
- sulamak
-i Toprak, bitki, hayvan vb.ne su vermek"Babası çiçekleri suluyor ve öksürüyordu." - P. Safa
- hafifletmek
-i Hafiflemesine yol açmak, hafifleştirmek, tahfif etmek"Damatlarının bu işten memnun görünmesi, onun azap ve sıkıntısını yarı yarıya hafifletiyordu." - R. N. Güntekin
- ab
isim Su
- su vermek
bitkileri sulamak
- sulanmak
nsz Sulama işi yapılmak"Sulandıkça canlanan bir nergise gösterilebilecek özenle yaralarını sardı onun." - R. Mağden
- etene
isim, anatomi Döl eşi
- gölcük
isim Gölet
- gölek
isim Gölet
- gölet
isim Birikinti suların sulamak amacıyla genellikle bir set ardında toplandığı küçük göl, gölcük, gölek, büvet, büğet
- koyak
isim, coğrafya Vadi"Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar." - Y. Kemal
- suvarmak
-i Hayvana su vermek, su içirmek"Bülbülü suvardım altın tasınan / Gurbete yolladım kara yasınan" - Halk türküsü
- su başı
- apteshane
- su katmak
- karasuyu
- harelemek
- kumaşın şanjanı
- sarmısak otu
- sodyum silikat
- su birikintisi
- su içmek
- su kaynakları
- su rezervi
- su sıçanı
- su, sulamak, ağız sulanmak, göz sulanmak
- subiti
- sular
- suvarılmak
- yağmur etekliği