-
büyük dalga : isim, fizik Uzun dalga radyo yayını
-
sıcak dalgası : isim, coğrafya Atmosferde sıcaklığın yoğun olarak oluşması ve bir bölgeyi etkisi altına alması
-
mikrodalga : isim, fizik Boyları 1 milimetre ile 1 metre arasında değişen elektromanyetik dalga
-
çok kısa dalga : isim 2,9 metreden 3,4 metreye (104 megahertze) kadar olan radyo dalgaları
-
ses dalgaları : isim, fizik Titreşim etkisiyle cisimlerde oluşan dalgalar
-
dalga boyu : isim, coğrafya Yan yana iki dalga sırtı arasında kalan ve uzunluğu yerine göre birkaç metreden birkaç yüz metreye kadar ulaşabilen yatay uzaklık, dalga uzunluğu
-
dalgakıran : isim, denizcilik Kıyıdaki yapıları, tekneleri, dalgaların yıpratıcı etkisinden korumak veya gemilerin yük alıp boşaltmasını sağlamak amacıyla liman ve iskele önlerine yapılan uzun set"Limanın dalgakıranı ucundaki deniz fenerine doğru ilerledim." - N. Cuma
-
dalgaölçer : isim Oluşan dalgaların yüksekliğini ve derinliğini ölçen alet
-
dalga bandı : isim, fizik Hem radyo hem de optik dalgaları kapsayan bant
-
dalga çukuru : isim, coğrafya Birbiri ardından gelen iki dalga arasında oluşan çukur bölge
-
dalga dalga : sıfat Kıvrımlı (saç)
-
dalga genliği : isim, fizik Dalganın en yüksek noktası ile sıfır noktası arasındaki nicelik, genlik
-
dalga hızı : isim, coğrafya Dalga boyunun dalga periyoduna oranı
-
dalga kuşağı : isim, fizik Aynı frekansı içeren dalgalar bütünlüğü
-
dalga oyuğu : isim, coğrafya Dik kıyılarda yarın alt bölümünde bulunan, dalgaların çarparak oydukları in biçimli oyuk
-
dalga periyodu : isim, coğrafya Dalgaların arka arkaya iki tepesinin belli bir noktadan geçiş süresi
-
dalga sırtı : isim, coğrafya Dalganın iki yanındaki çukurlar arasındaki yüksek kesimi
-
dalga tepesi : isim Dalganın en yüksek noktası
-
dalga uzunluğu : isim Dalga boyu
-
dalga yüksekliği : isim Denizlerde dalga çukuru ile dalga tepesi arasındaki düşey mesafe
-
dev dalga : isim Deniz tabanında oluşan depremin yarattığı büyük dalga, tsunami
-
duraklı dalga : isim, fizik Bütün noktaları aynı anda, zıt ve aynı fazlı titreşimler yapan dalga, kararlı dalga
-
kararlı dalga : isim, fizik Duraklı dalga
-
kısa dalga : isim, fizik Radyo yayını için dalga boyu 10-100 metre arasında değişen dalga
-
küçük dalga : isim, fizik Orta dalga
-
orta dalga : isim, fizik Dalga boyu 200-600 metre arasında değişen dalga, küçük dalga
-
ölü dalga : isim, coğrafya Hızı azalmış olarak gelen dalga
-
uzun dalga : isim, fizik Dalga boyu 1000-2000 metre arasında değişen radyo dalgası
-
yeni dalga : isim, sinema Olaylarla sonuçları birbirine bağlarken daha özgür bir anlatım biçimini tercih eden sinema akımı
-
yeşil dalga : isim Trafikte belirli bir hızda gidilmesi durumunda sürekli olarak yeşil ışığa denk gelme
-
elektromanyetik dalgalar : isim, fizik Boşlukta yayılabilen, manyetik veya elektrik alanlarından oluşan, yüklü parçacıkların hızlanmasıyla meydana gelen enerji dalgaları
-
Meksika dalgası : isim, spor Seyircilerin tribünde bir dalga görüntüsü verecek biçimde gruplar hâlinde ve birbiri ardınca hızla kollarını yukarıya doğru kaldırıp ayağa kalkmaları ve tekrar oturmaları biçiminde yaptıkları hareket
-
soğuk dalgası : isim, meteoroloji Soğuk havanın yoğun bir biçimde gelmesi
-
dalga geçmek : üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
-
dalga saymak : boş ve aylak durmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
-
dalgasına taş atmak : işini bozmak, keyfini kaçırmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
-
dalgasını taşlamak : birinin işini bozmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
-
dalgaya düşmek (veya gelmek) : yanılmak, dalgınlıkla unutmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
-
dalgaya getirmek : dalgınlığından yararlanarak birini kandırmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
-
dalgayı başa almak : -den gemi veya sandalın başını dalgaların geldiği yöne çevirmek"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat