- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- hacet
isim Herhangi bir şey için gerekli olma, ihtiyaç, gereklilik, lüzum"Bu kadar külfete hacet yok."
- ihtiyaç
isim Gereksinim"Ama unutmayalım ki tecessüslerimize yön veren ihtiyaçlarımızdır." - C. Meriç
- yokluk
isim Yok olma, bulunmama durumu, adem, ademiyet, fıkdan, gaybubet"Bin bu derde, yokluğa ve tehlikeye rağmen, gönül avlayan bir Bursa baharı idi." - T. Buğra
- âdem
özel, isim Dinî inanışlara göre dünya üzerindeki ilk insan, Âdem Baba
- ihtiyacı olmak
gereksemek, gereksinmek"Ama unutmayalım ki tecessüslerimize yön veren ihtiyaçlarımızdır." - C. Meriç
- talep etmek
istemek, istekte bulunmak
- aramak
-i Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak"Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı." - S. F. Abasıyanık
- ummak
nsz Bir şeyin olmasını istemek, beklemek"Umarım ki siz de mayıs hakkındaki bu sevgimi benimle paylaşırsınız." - B. Felek
- istek
isim Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk"Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu." - Ç. Altan
- eksiklik
isim Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakisa, fıkdan"Hayatımızda bozukluğunu, yokluğunu içlerimiz burkularak duyduğumuz ne vardır ki millî şuur eksikliğinden gelmesin?" - O. S. Orhon
- istemek
-i İstek duymak, arzulamak"İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." - P. Safa
- arzu
isim İstek, dilek"Zaten insanın en büyük hususiyeti, içinde bulunduğu hâlden kurtulma arzusudur." - A. M. Dranas
- sıkıntı
isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- noksan
sıfat Eksik
- gerek
isim İcap"Vaziyeti bir bütün hâlinde ve bir anda kestirdikten sonra anların gereklerine göre davranırım." - N. F. Kısakürek
- arzulamak
-i İstek duymak, özlemek, istemek"O hâl geri gider ve tekrar gelmesi nefsin arzuladığı bir şey olur." - N. F. Kısakürek
- arzu etmek
yürekten istemek"Zaten insanın en büyük hususiyeti, içinde bulunduğu hâlden kurtulma arzusudur." - A. M. Dranas
- gerektirmek
-i Gerekli kılmak, icap ettirmek, istilzam etmek
- gereksinim
isim Eksikliği duyulan şey, ihtiyaç
- gereksinme
isim Gereksinmek durumu"Henüz tiyatro günlük yaşayış içinde belirli bir gereksinmeyi karşılamıyordu." - M. And
- muhtaç olmak
gereksinim duymak"Bunu işitmeye ne kadar muhtaçmış!" - A. Ağaoğlu
- fakirlik
isim Yoksulluk"Bilmezsin belki arpa ekmeği de İran'da fakirliğin sembolüdür." - T. Buğra
- gerekmek
nsz Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek"Dünyaya bakmayı aşıp dünyayı görme noktasına ulaştığımızda neye talip olmamız gerektiğini de anlarız." - İ. Özel
- lüzum
isim Gerek, gereklik, gereklilik, icap"Söz konusu mezarlıklarda ölüleri olanların endişelenmesine lüzum yoktu." - E. Şafak
- yoksulluk
isim Yoksul olma durumu, yoksuzluk, variyetsizlik, sefillik, sefalet, fakirlik"Yoksuldu biliyorum ama boyuna da yoksulluk sözü edilmez ya!" - O. V. Kanık
- zaruret
isim Zorunluluk"Kültür hâkim olduktan sonra sanat ve hayat, mazi ve yeni zaruretler ne güzel uyuşuyor." - F. R. Atay
- eksiği olmak
- gereksinim duymak
- gereksinimi olmak
- istemek, ihtiyacı olmak, gereksinim, gereksinme, ihtiyaç, lüzum, istek, yokluk, eksiklik, noksan, yoksulluk, fakirlik, sıkıntı, ihtiyaçlar, gereksinimler, eksikler, istekler