-
hacet penceresi : isim Hacet kapısı
-
hacet yeri : isim Tuvalet
-
hacet kapısı : isim Dua etmek veya dilekte bulunmak için gidilen türbe, mezar vb., hacet penceresi
-
defihacet : isim Küçük veya büyük abdest bozma
-
hacet tepesi : isim Üzerinde yapılan duanın kabul olunacağına inanılan tepe
-
hacet dilemek : istekte bulunmak"Bu kadar külfete hacet yok."
-
hacet görmek : gerekli bulmak, gerekli saymak"Bu kadar külfete hacet yok."
-
hacet kalmamak : gereği olmamak"Bu kadar külfete hacet yok."
-
hacet yok : "gerekliği yok, gerekli değil, istemez" anlamında kullanılan bir söz"Bu kadar külfete hacet yok."
-
haceti olmak : tuvalete gitmesi gerekmek"Bu kadar külfete hacet yok."
-
hacetini yapmak (veya görmek) : küçük veya büyük abdestini yapmak"Bu kadar külfete hacet yok."