- atık
isim Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde
- artık
sıfat İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan
- çöp
isim Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası"Köşk o kadar sessizdi ki yere bir kibrit çöpü düşse çıkardığı ses işitilebilirdi." - P. Safa
- sepet
isim Saz, kamış, ince dal veya tellerden hasır biçiminde örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap
- boş laf
isim Gereksiz, yararsız bir biçimde konuşma
- çöplük
isim Çöplerin atıldığı veya biriktirildiği yer, çöp tenekesi, küllük, süprüntülük, gübürlük, mezbele, mezbelelik
- çöp sepeti
isim Büro ve evlerde çöpleri, atıkları koymaya yarayan kap, çöp kovası"Müdür, yazılanı okuyup sonra da çöp sepetine attı." - M. Ş. Esendal
- çalı çırpı
isim Kolayca ateş yakmaya yarayan ince ve kuru ağaç dalı, kuru ot vb. şeyler"Ocağa yaklaştılar, çalı çırpı yığınını tutuşturdular." - N. Cumalı
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- budamak
-i Daha çok ürün almak veya düzgün bir biçim vermek amacıyla ağaç, asma vb.nin dallarını kesmek, kısaltmak
- saçma
isim Saçmak işi
- saçmalık
isim Saçma konulan yer
- mahvetmek
-i Yok etmek
- yıkmak
-i Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek"Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı." - M. Ş. Esendal
- tahrip etmek
yıkmak, kırıp dökmek, bozmak"Ormanları beyhude yere kesilmekten, tahripten kurtaracağım." - S. F. Abasıyanık
- zırva
isim Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız söz
- pılı pırtı
isim Eski eşya"Şu pılı pırtıları kaldırmalı."
- avam
isim Alt tabaka, havas karşıtı"Bu zihniyette olan avam değildi, bilhassa havas denilen insanlar böyle düşünüyordu." - Atatürk
- süprüntü
isim Temizlik yapıldığında toplanan toz ve çöp, çer çöp"Elinde tuttuğu, içi süprüntü dolu faraşı merdivenlerin dibine boşalttı." - E. E. Talu
- döküntü
isim Dökülmüş, saçılmış şeyler"Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." - Y. K. Beyatlı
- değersiz şey
- çöp kutusu
- ayak takımı
- çerçöp
- değersiz bayağı adam
- luzumsuz diye atmak
- çalısını çırpısını ayırmak
- değersiz şey, adi şey, çerçöp, süprüntü, ayaktakımı
- tahrip etmek.
- özü çıkarılmış şeker kamışı. çerçöpünü temizlemek