- ticaret
isim Ürün, mal vb. alım satımı"Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı." - F. R. Atay
- meslek
isim Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş"Araya giren yıllar zarfında meslekten kopunca eski arkadaşlarıyla ün
- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- satış
isim Satma işi
- alım satım
isim, ticaret Alışveriş"Bir dükkân alım satımında beş lira hakkımızı yediler." - H. R. Gürpınar
- sanat
isim Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık"Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi." - T. Buğra
- bilirkişi
isim Belirli bir konudan iyi anlayan ve bir anlaşmazlığı çözümlemek için kendisine başvurulan kimse, uzman, ehlihibre, ehlivukuf, eksper
- ticari
sıfat Ticaretle ilgili, ticarete ilişkin"Mektup uzun değildi, biraz da ticari bir lisanla yazılmıştı." - P. Safa
- alışveriş
isim, ticaret Satın alma ve satma işi, alım satım, iş, muamele, ahzüita, aksata, pazar
- değişmek
nsz Başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek"Beş yılda her şey ne kadar çabuk değişmişti." - A. Ağaoğlu
- takas etmek
sayışmak, değiştirmek
- takas
isim Değişim
- uğraş
isim Bir insanın yaptığı iş veya meslek, iş güç, meşguliyet"Bu arada köy yaşamından çeşitli sahneleri, uğraşları canlandıran oyunlar vardır." - M. And
- meşgale
isim Uğraşı"Bu yeşillik köşesini kurutmamak bizim için de bir meşgale teşkil etmişti." - H. C. Yalçın
- firma
isim, ticaret Tüzel kişiliği olsun olmasın bir ekonomik etkinlik birimi
- meşguliyet
isim Meşgul olma, uğraşma durumu"Çile çeken derviş, dergâhta kendisine gösterilen vazife dışında her istediğini okumakta ve bazı meşguliyetlerde bulunmakta serbestti." - A. H. Çelebi
- satmak
-i Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek"Geniş arazisini parselleyip sattı." - T. Buğra
- marifet
isim Ustalık, hüner, uzmanlık"Zaten dünyada her şeyin bir izahı vardır ama marifet, onu izah etmesini bilmeli." - A. H. Çelebi
- tüccar
isim Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse, tacir"Ova köylerinde sözü geçen bir koyun tüccarı ile orada buluşacaktı." - T. Buğra
- zanaat
isim İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat"Hiçbir vatandaşa benim zanaatı tavsiye etmem." - N. Hikmet
- değiş tokuş
isim Değişim"Onlar hakkında sürekli bilgi değiş tokuşu yapıyorlardı." - R. Erduran
- tecim
isim Ticaret
- değiş tokuş etmek
- ticaret yapmak
- uzmanlık alanı
- alıp satmak
- satkanlık
- satmanlık
- ödeşim
- ticaret, alışveriş, meslek, kesp, sanat, iş, iş, satış,