- savaş
isim, askerlik Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk, cidal"Savaş yıllarıydı. Orta hâllilerin bile doğru dürüst yiyeceği yoktu." - A. Kutlu
- kılıç
isim Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah"Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." - A. Ş. Hisar
- kudret
isim Güç, erk, erke, iktidar"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." - Atatürk
- pala
isim Kavisli, kısa, uç bölümü geniş, kabzasına doğru daralan bir kılıç kılıç"Belindeki kısa palasıyla ve omuzunda gri tüfeğiyle masanın kenarına oturdu." - F. R. Atay
- pala
isim Bez parçalarından dokunan basit kilim, yaygı"Kendi ürettiği kocaman sürünün yünlerinden Fadime Nine ne güzel palalar dokumuş." - H. E. Adıvar
- yetki
isim Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet"Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." - T. Buğra
- salahiyet
isim Yetki"Bu cezai salahiyet hangi kanunla tespit edilmiştir, bilmiyorum." - N. Hikmet
- hükümdarlık
isim Hükümdar olma durumu
- tahribat
isim Yıkıp bozma, harap etme
- askeri kuvvet
- silâh gücü
- her an mevcut olan tehlike. at sword' points her an çatışmaya hazır
- kanlı bıçaklı. cross swords birbirine savaş ilân etmek
- kıllı kuşanmış. sword like kılıç şeklindeki
- kılıç gibi
- kılıç gibi.
- kılıçla öldürmek. small sword eskrimde kullanılan ince ve küçük kılıç
- meç. sworded kılıçlı
- mücadeleye girişmek. draw swords harbe girişmek. dress sword resmi elbise üzerine takılan kılıç. put to the sword kılıçtan geçirmek