- içine çekmek
soluk almak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
- yudum
isim Sıvı içiminde ağza alınan miktar"Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı." - E. Şafak
- yemek
isim Yemek yeme, karın doyurma işi"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- yemek
-i Ağızda çiğneyerek yutmak"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
- boğaz
isim Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak"Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir." - Ö. Seyfettin
- kırlangıç
isim, hayvan bilimi Kırlangıçgillerden, geniş gagalı, çatal kuyruklu, ince uzun kanatlı, küçük göçebe kuş (Hirundo)"Kırlangıç yapar yuvayı / Çamur sıvayı sıvayı" - Anonim şiir
- geri almak
verdiğini almak"Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." - N. Cumalı
- katlanmak
nsz Katlama işi yapılmak"Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu." - E. Şafak
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- inanmak
-e Bir şeyi doğru olarak benimsemek"Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez." - N. Ataç
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- yutmak
-i Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
- emmek
-i Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak"Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim." - S. F. Abasıyanık
- kabullenmek
-i Kabul etmek, benimsemek"Çakır, yenilişi kabullenmiş görünüyordu." - T. Buğra
- yutak
isim, anatomi Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk
- yutma
isim Yutmak işi"Ne bulursam yutmaya mecbur kalıyordum, zayıflamış, sersemlemiş, neşesizleşmiştim." - R. H. Karay
- yutkunmak
nsz Tükürüğü yutmak veya bir şey yutuyormuş gibi gırtlağı hareket ettirmek"Oturup oturup kalkıyor, ağzını açacakken hemen yutkunup kapıyor." - S. M. Alus
- tahammül etmek
dayanmak, katlanmak, kaldırmak
- sineye çekmek
kötü bir davranış, söz veya olaya ister istemez katlanmak
- tüketmek
-i Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak"Titreyen elleri baş ucundaki sürahiye gide gele içindeki suyu tüketmişti." - E. E. Talu
- kanmak
-e Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
- kabul etmek
- kır kırlangıcı
- yutmak, yutkunmak, inanmak, yemek, yutmak, yutma, yutkunma, kırlangıç, karankuş
- yutup oturmak