- madde
isim Duyularla algılanabilen nesne
- kuvvet
isim Fiziksel güç, takat"Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok." - Y. Z. Ortaç
- gerçek
isim Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat"Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir." - M. Kaplan
- öz
isim, felsefe Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı"Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." - H. Taner
- öz
sıfat Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan"Size öz evladım gibi davranacağım." - A. Kulin
- öz
isim Dere, çay
- değer
isim Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- toz
isim Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak"Köy yolları tozdan ve çamurdandır ama sevgi ve ızdırapla doludur." - M. Kaplan
- anlam
isim, dil bilimi Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör
- varlık
isim Var olma durumu, mevcudiyet"Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." - O. V. Kanık
- asıl
isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."
- servet
isim Varlık, zenginlik, mal mülk"Servet denen şey çok defa paradan ibarettir." - F. R. Atay
- esas
isim Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
- cevher
isim Bir şeyin özü, maya, gevher"Şu kuvvetin, cevherin sırrını öğrenmek için soruyorum." - S. F. Abasıyanık
- cisim
isim Doğada element, bileşik veya bunların karışımları hâlinde bulunan, kütlesi ve ağırlığı olan, duyularla algılanabilen şey
- sağlamlık
isim Sağlam olma durumu"Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı." - A. Ş. Hisar
- hulasa
Hukuk, özet
- önem
isim Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet"Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." - N. Ataç
- içerik
isim Bir şeyin içinde bulunanların bütünü, muhteva, mazruf"Eğitimin yalnız yöntemlerini değil, içeriğini de gözden geçirmek, düzeltmek gerekmektedir."
- özdek
isim İş yerlerinde eşya ve malzeme işleriyle ilgilenen bölüm, ayniyat
- madde, materyal, cisim, özdek,
- zenginlik. in substance esasında
- özet olarak
- özet olarak.