- şu
sıfat Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı niteleyen söz"Bu parayı da şu adrese gönderiver." - A. Kutlu
- akım
isim Akma işi
- Çay
isim, bitki bilimi Çaygillerden, nemli iklimlerde yetişen bir ağaççık (Thea chinensis)
- dere
isim, coğrafya Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu"Bu ensiz tahta köprü altında ince dere." - E. B. Koryürek
- akıntı
isim Akma işi"Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi."
- gidiş
isim Gitme işi"Başka bir gidişinde Cenova'da dok işçileri grevdeydi." - N. Cumalı
- ırmak
isim Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir"Sakarya sanki adı duyulmadık hatta adı konmadık bir ırmaktı." - T. Buğra
- nehir
isim Irmak"Bir nehre benzeyen tarihte hiçbir an tekrarlanmaz." - M. Kaplan
- akarsu
isim Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su
- dalgalanmak
nsz Üzerinde dalga oluşmak
- akış
isim Akma işi
- cereyan
isim Bir yöne doğru akma, akış, akıntı"Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç'in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı." - E. E. Talu
- akmak
-den Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek"Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." - S. F. Abasıyanık
- sel
isim Sürekli yağan yağmurdan veya eriyen kardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su, su taşkını
- eğilim
isim Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül"İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır." - N. Ataç
- yayılmak
nsz Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak
- uzanmak
-e Boylu boyunca yatmak"Büyük bir karyola ve içinde ben uzanmışım, sen baş ucumda oturup sessiz bekliyorsun beni." - N. Hikmet
- sel gibi akmak
sıvılar için bol ve gür akmak
- uçuşmak
nsz Hep birlikte uçmak"Hava gazı fenerinin ışığının uzayıp azaldığı yerlerde gölgeler uçuşur." - H. R. Gürpınar
- akarsu, çay, dere, akıntı, akım, yağmur, sel, gidiş, akış, eğilim, akmak,
- stream
- veri akımı
- akar gibi girmek veya geçmek
- dalgalanmak (bayrak)
- dere gibi
- dere gibi.
- drift with the stream ayak uydurmak. stream'let derecik
- küçük ırmak. stream'y akarsuları çok
- çay dere akıntı