- küme
isim Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." - N. Nâzım
- yığın
isim Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim." - N. F. Kısakürek
- baca
isim Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol"Bacaların ağzından çok dumanlar savruldu." - L. Tekin
- tınaz
isim Dövülerek savrulmaya hazırlanan ekin yığını
- bolluk
isim Bol olma durumu"Eteğin belinde bir bolluk var."
- toplamak
-i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon
- yüklemek
-i, -e Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
- biriktirmek
-i Toplayıp yığmak
- yığmak
-i, -e Bir tepe oluşturacak biçimde üst üste koymak
- istif
isim Eşya veya başka nesnelerin düzgün bir biçimde üst üste konulmasıyla oluşan yığın"Uzunca bir arabaya lekeli şilteler, kirli yastıklar yığılıyordu, istif tekmil olmuştu." - A. H. Müftüoğlu
- istif etmek
yıkılmayacak bir biçimde, düzgünce yerleştirmek"Uzunca bir arabaya lekeli şilteler, kirli yastıklar yığılıyordu, istif tekmil olmuştu." - A. H. Müftüoğlu
- büyük yığın
- kitap rafları
- muntazam yığın
- yığın, istif, bolluk, baca, yığmak