- bozuk
sıfat Bozulmuş olan"Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." - T. Buğra
- bozuk
isim, müzik Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz
- çürük
sıfat Çürümüş olan"Yabancı, kirli, çürük dişlerini göstererek gülümsüyordu." - Ö. Seyfettin
- nazlı
sıfat Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı"Nazlı mı nazlı, süzüm süzüm süzülen bir kız çocuğuydu." - T. Buğra
- şımarık
sıfat Şımarmış, şımartılmış (kimse)"Bizim dayı kızları çok şımarıktır." - H. E. Adıvar
- şımartmak
-i Şımarmasına yol açmak"Herifi şımartıp da bu hâle koyan sen değil misin?" - E. E. Talu
- Mikroorganizmaların saldırısına uğrayıp (organik kısmında) yıkıma uğramak nedeniyle, rengi, kokusu veya bileşimi (kısman veya tamamen) değişmiş olan.
- yüz vermek
- bozulmuş