- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- kırık
sıfat Kırılmış olan"Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı." - İ. H. Baltacıoğlu
- kırık
isim Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
- kırık
isim, jeoloji Fay
- talaş
isim Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar
- yonga
isim Kesilen, yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga"Ağaç yongası. Demir yongası."
- kıymık
isim Çok küçük ve sivri tahta, demir veya kemik parçası"Elime kıymık battı."
- kırılmak
nsz Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
- çatlamak
nsz Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak"Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde nazar olduğuna hükmeder, gidip bir koşu ateşte tuz çevirirdi." - E. Şafak
- yarmak
-i Uzunlamasına bölüp ayırmak"Odunu yarmak."
- yarılmak
nsz Yarma işi yapılmak
- kıymıklı
sıfat Üzerinde veya içinde kıymık bulunan"Kıymıklı tahta."
- yarılıp parçalanmak
- yarıp parçalamak
- bölüntü. splintery kıymık gibi
- ince ve ufak tahta parçası. splinter group hizip
- kıymık, yarıp uzun parçalara ayırmak
- kıymıklı.