- soluk
isim Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes"Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı." - R. N. Güntekin
- soluk
sıfat Rengi atmış olan, solmuş, uçuk"General, soluk dudaklarını parmaklarının arasına alarak acı acı gülüyor." - E. M. Karakurt
- zayıf
sıfat Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)"Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." - S. M. Alus
- iğrenç
sıfat İnsanda iğrenme duygusu uyandıran, tiksindiren, müstekreh"Âdemoğulları Haliç'i iğrenç bir çöp tenekesi yapmışlardır." - B. R. Eyuboğlu
- tiksindirici
sıfat Tiksinilecek durumda olan, menfur"Sofrada tiksindirici her hareketten kaçınılır." - N. F. Kısakürek
- cılız
sıfat Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif"Hanın sahibi cılız bir adamdı." - S. F. Abasıyanık
- hastalıklı
sıfat Vücut direnci az olan, çabuk hastalanan, mariz"Doğuştan hastalıklı çocuklar, kardeşlerinin ve yaşıtlarının aksine annelerine aittir yalnızca ve hep öyle kalırlar." - E. Şafak
- marazi
sıfat Hastalıkla ilgili, hastalıklı"O marazi psikolojik an geçtikten sonra bunların manalarının ne olduğunu yazan da seçemez." - H. R. Gürpınar
- dertli
sıfat Derdi olan"Dertli hâlinden ne bile / Yüreği sağ olan kişi" - Yunus Emre
- hastaca
sıfat Biraz hasta"Bizim kadın hastacaydı, yatıyordu." - M. N. Sepetçioğlu
- mide bulandırıcı
- daima keyifsiz
- gönül bulandırıcı
- hasta mizaçlı
- hastalık getiren
- hasta yüzlü. sickliness hastalıklı hal.
- hastalıklı, hastalık yapan, zayıf, soluk, mide bulandırıcı