- kuyu
isim Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur"Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu." - H. Taner
- kol
isim, anatomi İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
- baca
isim Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol"Bacaların ağzından çok dumanlar savruldu." - L. Tekin
- ışın
isim, fizik Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti, şua
- maden kuyusu
isim Maden ocağı
- yarık
isim Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak"Tam öğle vakitleri yüksek kaya yarığının dibinde toplanıyor, bir saat kadar güneşleniyorduk." - A. Gündüz
- dikili taş
isim Önemli bir olayın durumu veya bir zaferin anısı için dikilmiş tek parça yüksek taş, obelisk
- gövde
isim Bir şeyin asıl bölümü
- ok
isim Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk
- çukur
isim Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer"Bulaşık çukurunun üstündeki pencere de yandaki büyük eve bakıyor." - A. Ağaoğlu
- eksen
isim Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver"Politikacıların kendilerini evrenin ekseni saymamaları gereğini anlamaları için..." - H. Taner
- aydınlık
isim Bir yeri aydınlatan güç, ışık"Azar azar büyüyen aydınlığa doğru var gücümle koşuyordum." - N. Eray
- mil
isim Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı
- kabza
isim Silah, kılıç vb. şeylerde tutulacak yer, tutak, sap"Kabzası altın kakmalı palası elinden düşmüştü." - F. F. Tülbentçi
- sap
isim Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm
- tutamak
isim Tutamaç"Viraj tutamağı."
- dingil
isim Tekerleklerin merkezinden geçen ve taşıtın altına enlemesine yerleştirilmiş mil, eksen, aks"Öyleleri görülür ki arabanın dingilleri üzerine oturtulmuş büyük kafesler sanırsınız." - R. N. Güntekin
- aks
isim Dingil
- sütun
isim, mimarlık Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon"Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum." - R. N. Güntekin
- penis
isim, anatomi Erkeklik organı
- şaft
isim, teknik Bir makinenin dönme hareketini öteki parçalara aktaran ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler veya pervane bağlanan demir mil"Çok geçmiyor, şaftın dönmesiyle pervane çalışıyor." - Z. Selimoğlu
- kollu
sıfat Kolu olan"Kollu sandalye."
- sütun gövdesi
Sanat, Bir sütunun kaidesi ile başlığı arasındaki bölüm.
- aldanmak
-e Görünüşe bakarak yanlış bir yargıya varmak, yanılmak"Bunun aksini umanlar aldanacaktır, hüsrana uğrayacaktır." - K. Korcan
- mızrak
isim Uzun saplı, sivri demir uçlu silah"Düzgün ağaç dallarından yaptıkları mızrakları at kıllarıyla süslemişlerdi." - İ. O. Anar
- Golf, Club'un sap kısmıdır. Club ın baş kısmına boyunla bağlanan en uzun parçasıdır. Shaft tüm boyunca düz ve her yönde eşit eğilme ve burulma özelliğine sahip olmalı, club başına topuk yerinden doğrudan doğruya ya da bir boğaz kısmı ya da kovanı ile bağlantılı olmalıdır. Pata larda shaft başın her yerine tespit edilebilir.
- araba oku
- ok sapı
- erkeklik uzvu
- hava bacası
- ok gibi şey
- oklu
- kamalı mil. shaft'ed saplı
- mil, şaft, ok, araba oku, sütun gövdesi, ışın, hava bacası, çekiç, /vb.aletlerin sapı