- başka başka
sıfat Her biri değişik, farklı"Koyun kurt ile gezerdi / Fikir başka başka olmasa" - Âşık Veysel
- ayrılma
isim Ayrılmak işi
- bireysel
sıfat Bireyle ilgili olan, bireye özgü olan, ferdî
- ayrı
sıfat Başka, başka türlü"Sonraları herkes kondusuna ayrı bir işaret koydu." - L. Tekin
- ayırma
isim Ayırmak işi"Yapılabilecek şeylerle yapılamayacakları daha ilk anda ayırmasını biliyordu." - T. Buğra
- ayrı ayrı
sıfat Birbirinden ayrı olan, değişik"Çıkardıkları metal kutuları, gazeteleri ve cam şişeleri ayrı ayrı çuvallara doldurup götürüyorlar." - E. Şafak
- ayrı tutmak
farklı davranmak"Sonraları herkes kondusuna ayrı bir işaret koydu." - L. Tekin
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- ayıklamak
-i Bir şeyin içinden, işe yaramayan, gereksiz veya istenmeyen taneleri ayırıp çıkarmak, temizlemek"Döndüğümde karımın mezarını dolduran otları, baldıranları kendi elimle ayıkladım." - A. Gündüz
- değişik
sıfat Değiştirilmiş, muaddel"Yasanın değişik onuncu maddesi gereğince..."
- farklı
sıfat Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı"En dipte ikişer ayak merdivenle çıkılan ayrı iki odada farklı aileler otururlardı." - A. Kutlu
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- seçmek
-i Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak"Ben bu kitabı seçtim."
- yarmak
-i Uzunlamasına bölüp ayırmak"Odunu yarmak."
- müstakil
sıfat Kullanış yönünden başka bir yapı ile bağlantısı olmayan, bağımsız"Çimenli, çiçekli bir bahçe ortasında üstü camlı, müstakil bir bina." - Y. K. Beyatlı
- kopmak
nsz Herhangi bir yerinden ikiye ayrılmak"Tel koptu. İp koptu."
- ayırt etmek
Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek"Ününün, sinemamıza getirdiği özel duyarlığın ayırdında bile değildi." - S. İleri
- bölmek
-i Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek"Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü." - N. Cumalı
- tefrik etmek
ayırmak, ayırt etmek
- ayrılmış
- -den ayrı
- ayırmak, bölmek, ayrılmak,
- aradaki bağlantıyı kesmek
- arasında bulunmak
- ayırma cihazı
- krema makinası
- tefrik olunmak