- kişilik
isim Bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerinin bütünü, şahsiyet"Birbirinden çok farklı kişiliklere sahip insanlar, zamanlarının büyük bölümünü bir arada geçirmek zorundaydılar." - A. Ümit
- öz
isim, felsefe Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı"Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." - H. Taner
- öz
sıfat Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan"Size öz evladım gibi davranacağım." - A. Kulin
- öz
isim Dere, çay
- özel
sıfat Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan, spesiyal"Aşçının özel yemeği."
- kişi
isim Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer"Sınıfta, sürekli olarak numarası yaramazlar listesinin başına yazılan kişi bendim." - A. Kutlu
- şahıs
isim Kişi"Yazılarınız da şahıslarınız da birbirine benzemez." - P. Safa
- kendi
zamir İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat"Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı." - Ç. Altan
- ayni
sıfat Gözle ilgili
- zat
isim Kişi"Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez." - A. Haşim
- ben
isim Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı"Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır" - Âşık Ömer
- ben
isim Olta veya tuzağa konulan yem
- ben
zamir Teklik birinci kişiyi gösteren söz"Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben" - A. K. Tecer
- kendiliğinden
sıfat, bitki bilimi İnsan eliyle ekilmeden yetişen, hudayinabit
- kişisel
sıfat Kişi ile ilgili, kişiye ilişkin, kişinin kendi malı olan, şahsi, zatî"Bu özü susma ile tanımlamak pek kişisel, rastgele bir yargı kurmak oluyor." - N. Uygur
- nefis
isim Öz varlık, kişilik"Çoğunu, kendi nefsini kurtarmak için öldürmüştü." - Ö. Seyfettin
- nefis
sıfat Pek hoş, çok güzel"Duvarlardaki pastel ve yağlı boya nefis levhalara uzaktan bir göz atmadan geçemiyorduk." - A. H. Müftüoğlu
- özellik
isim Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet, hasiyet, hassa, mahsusluk, spesiyalite"Tek özelliği, yüzünün dayanılmaz çirkinliğiydi." - İ. O. Anar
- şahsiyet
isim Kişilik, belirgin özellik"Bütün tesadüfler benim hayatım üzerinde toplandı, şahsiyetim üzerinde müessir oldu." - E. İ. Benice
- zati
zarf Zaten"Ben zati çarpılmışım, beni bırak da söyle bakalım, nasıl gideceksin dağın tepesindeki köye?" - A. Kulin
- şahsi
sıfat Kişisel"Hareketin içinde şahsi kinler ve rekabetler vardı." - F. R. Atay
- hususiyet
isim Özellik"Zaten insanın en büyük hususiyeti, içinde bulunduğu hâlden kurtulma arzusudur." - A. M. Dranas
- bencillik
isim Bencil olma durumu, hodbinlik, hodkâmlık, egoistlik, egoizm, enaniyet"Acının eğiticiliğini kendimize saklamanın bencillik olacağını düşünüyorum." - A. Ağaoğlu
- Coğrafya, Kıta sahanlığı. Karaları çevreleyen ve karalardan 200 m. derinliğe kadar olan sığdeniz dipleri; Kara platformu, Kıta Yamacı, sığlık, denizdeki sığ yerler.
- kendi, kişi, öz, şahıs, karakter, kişilik, kişisel çıkar, bencillik, kendisi, bizzat, kişisel, bizzat
- kendine
- kendisi
- şahsi menfaat