- söz
isim Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil
- haber vermek
bildirmek, haber ulaştırmak"Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." - O. S. Orhon
- laf
isim Söz, lakırtı"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
- söz sırası
isim Bir toplulukta konuşma yapma zamanı"Bu fırsattan istifade ederek söz sırasını elime geçirmek istedim." - P. Safa
- aşağı yukarı
zarf Bir baştan bir başa
- göstermek
-i Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek"Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi."
- hemen hemen
zarf Nerede ise, az zaman sonra"Hemen hemen hepsi vatana döndüler." - B. Felek
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- bildirmek
-e Herhangi bir şeyi haber vermek"Babası ile arasındaki bütün mektuplaşmaları bana da bildiriyor." - E. İ. Benice
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- demek
nsz Söylemek, söz söylemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek
- demek istemek
bir şeyi anlatmak istemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek
- ifade etmek
anlatmak"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- tekrarlamak
-i Bir işi bir kez daha yapmak, yinelemek, tekrar etmek"Kar, çam ormanlarını kapladıkça tekrarlayıp durduğu mısraları, bir başkasıyla paylaşmak istemişti." - A. İlhan
- okumak
-i Bir yazıyı meydana getiren harf ve işaretlere bakıp bunları çözümlemek veya seslendirmek"Bana umutsuz bir sesle son raporları okudu." - F. R. Atay
- hey
ünlem Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz"Hey, çocuklar! Gelin bakalım. Hey arkadaş! Ayağıma basıyorsun."
- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Sözlükte çalışmak, çalışıp kazanmak, gayret etmek, kastetmek, koşmak, yürümek gibi anlamlara gelen say, dini bir terim olarak, hac ve umre esnasında Kâbe'nin doğusundaki Safa ve Merve denilen iki tepeciğin arasında, Safa'dan başlayıp Merve'de tamamlanmak üzere, yedi defa gidip gelmeyi ifade eder.
- Hukuk, emek; çalışma
- meselâ
- diyelim
- demek, söylemek, okumak, varsaymak, farzetmek, tutmak, söz söyleme/karar verme hakkı/ gücü, söz sahibi olma
- denilen şey
- ezbere söylemek