- sıra
isim Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
- saf
isim Dizi, sıra"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." - E. E. Talu
- saf
sıfat Katıksız, arı, katışıksız, halis, has"Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim." - H. S. Tanrıöver
- dizi
isim Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk vb.nin oluşturduğu bütün, sıra"İki dizi inci."
- gürültü
isim Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
- satır
isim Bir sayfa üzerinde yan yana gelen kelimelerden oluşan ve alt alta sıralanmış her bir dizi"İki dakika süren bu duygusuzluktan sonra bu üç dört satırın cehennemî manaları anlaşılmaya başladı." - A. H. Müftüoğlu
- satır
isim Et kesmeye, kemik kırmaya yarayan ağır ve enli bir bıçak türü
- kavga
isim Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit
- patırtı
isim Pat pat çıkan sesin adı"Dışarıdan akseden birtakım motosiklet patırtılarıyla ikimiz birden yerimizden fırlayıp merdiven başına koştuk." - Y. K. Karaosmanoğlu
- uyuşmazlık
isim Uyuşmama durumu"Zamanı ve ortamı ile uyuşmazlığı buradan geliyordu." - H. Taner
- tartışma
isim Birbirine karşıt düşünceleri karşılıklı savunma"Karşısındakilerin tartışmaları çabuk bıraktıklarına da dikkat etmedi." - T. Buğra
- kürek çekmek
deniz teknesini yürütmek için küreği kullanmak"Ölünün cesedi üstüne atılan birkaç kürek toprak gibi hatırası üzerine kapanan birkaç satır yazı!" - A. Ş. Hisar
- kavga çıkarmak
kavgaya neden olmak"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit
- kavga etmek
birbiriyle atışmak, dövüşmek"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit
- anlaşmazlık
isim İki veya daha çok tarafın düşünce ve amaçları arasında ayrılık, uyuşmazlık, ihtilaf, ikilik, maraza, sürtüşme"Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi." - A. Kulin
- kargaşa
isim Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi
- şamata
isim Gürültü patırtı"Bu berbat şamata arasında yarım saat kadar bekledim." - O. C. Kaygılı
- tartışmak
nsz, -le Bir konu üzerinde, birbirine ters olan görüş ve inançları karşılıklı savunmak
- bozuşmak
-le Araları açılmak"Karısı ile barıştı lakin Zühtü ile bozuştu." - B. Felek
- arbede
isim Çatışma, patırtı"İşler arapsaçına döner ve doğacak arbedeleri de önlemenin çaresi bulunmaz." - K. Korcan
- atışma
isim Atışmak işi"Başka karı kocalar gibi ikide bir atışma âdetimiz yoktur." - R. Erduran
- bağırış
isim Bağırma işi"Arada sırada bağırışların arasında küfürler savruluyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- yaygara
isim Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çağırma"Cıyak cıyak bir dudu yaygarası, herkesi yerinden sıçrattı." - S. M. Alus
- çekişmek
nsz, -le İki yönünden karşılıklı çekmek"Halat çekişmek."
- kürek çekme
- güçlüklere karşı uğraşmak
- kavga patırtı
- kavgaya karışmak
- kayıkla dolaşma
- kürek kullanmak
- kürek çekerek götürmek
- kürekle yürütmek
- kürekle yürütmek, kürek çekmek, kayıkla taşımak, kürek çekme, sandal gezisi, sıra, dizi, gürültü, patırtı, şamata, ağız kavgası, atışma, kapışma
- sıra dizi
- sıra evler
- yansıra