- hazır
sıfat Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya"Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor." - E. M. Karakurt
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- olgun
sıfat Yenecek duruma gelmiş (meyve)"Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar." - R. H. Karay
- ölmüş
sıfat Ölen, ölü olan"O zaman annemin ölmüş olduğunu hatırlıyorum." - A. Ağaoğlu
- ergin
sıfat Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş"Ergin yemiş. Ergin ekin."
- erişkin
sıfat, biyoloji Beden gelişimi tamamlanmış olan, kâhil
- ihtiyarca
sıfat Biraz yaşlıca"Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın, bir tencereyi karıştırıyor hem de için için ağlıyordu." - A. Kabaklı
- yaşlıca
sıfat Biraz yaşlı olan"Yaşlıca bir erkekle biraz paytakça bir kadın ağır ağır yürüyorlardı." - A. Gündüz
- yetişmiş
sıfat Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş"Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır." - F. R. Atay
- kemale ermiş
- olgunlaşmış
- olgunlaşmış, olmuş, olgun, yetişmiş, olgun, tam kıvamında, tam vakti gelmiş, hazır
- olgunluk derecesine varmış
- tam vakti gelmiş
- uygun surette