- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- tamir
isim Onarma, onarım
- tamir etmek
onarmak
- düzeltmek
-i Düzgün duruma getirmek"Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim." - R. N. Güntekin
- gitmek
-e Bir yere doğru yönelmek
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- çekilmek
nsz Çekme işi yapılmak"Ağlar çekiliyor dalyanlarda." - O. V. Kanık
- yamamak
-i Yama koyarak onarmak, yamalamak"Gemici yelkenlerini dizlerinin üzerine almış, yamıyorlar." - Halikarnas Balıkçısı
- onarmak
-i Bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler veya kullanılır duruma sokmak, işe yarar duruma getirmek, tamir etmek"Bozuk bir saati onardı."
- onarım
isim Onarma işi, tamirat, tamir"Onarımı yeni bitmiş yapının önünde hayvanın dizginlerini tıpkı tıpkısına bir erkek gibi çekti." - O. Kemal
- iyileştirmek
-i İyileşmesini sağlamak, sağlığına kavuşturmak, tedavi etmek
- tazmin
isim Zararı ödeme
- tamirat
isim Onarım"Hâlbuki ev sahibi tamirattan kaçınıyor." - N. Hikmet
- onarma
isim Onarmak işi"Günün birinde kolları sıvayıp ve eline irili ufaklı aletler alıp bunu onarmaya kalkışmıştı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- iyileştirme
isim İyileştirmek işi, ıslah
- tadilat
isim Değişiklikler
- tazmin etmek
zararı ödemek
- onarmak, tamir etmek,
- tamirsiz
- zararını telafi etmek