- itmek
-i Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek"Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar." - H. E. Adıvar
- sürme
isim Sürmek işi
- sürme
isim Kirpik diplerine sürülen siyah boya, sürme, is"Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu." - A. Gündüz
- sürme
isim Sürme mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık
- güç
isim Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor"Zihin gücü. Yaşama gücü."
- güç
sıfat Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül, kolay karşıtı"Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!" - A. M. Dranas
- yardım
isim Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- destek
isim Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda
- ihtiyaç
isim Gereksinim"Ama unutmayalım ki tecessüslerimize yön veren ihtiyaçlarımızdır." - C. Meriç
- itme
isim İtmek işi"Bir ayağıyla koltukları itmeyi sürdürürken bir yandan da oğlunun beslenme çantasını hazırlıyordu." - E. Şafak
- enerji
isim, fizik Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke"Isıl enerji. Elektrik enerjisi. Mekanik enerji."
- hücum
isim Saldırı"Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı / Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı" - Y. K. Beyatlı
- Darbe
Askerî darbe, bir ülkede silahlı kuvvetler mensuplarının silah zoru ile ülke yönetimine el koyması. Hükûmetlerin, ekonomik ve sosyal sorunları çözmekte başarısız oldukları iddiası, cuntacılar tarafından askeri darbelerin başlıca sebebi olarak gösterilir.[1] Zaman zaman ordu tarafından hükûmetlere verilen muhtıralar da darbe benzeri sonuçlar doğurabilir.Darbeciler genellikle ordunun yapacakları eyleme karşı tarafsız kalmasını fırsat bilerek iktidarı ele geçirerek, lideri devirir; radyo, TV gibi iletişim kanallarını işgal ederek hükûmet daireleri üzerinde otorite kurar; elektrik santralleri gibi temel altyapı tesislerini ve birçok kurumu kontrol altına alır.
- saldırmak
-e Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek"Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." - H. C. Yalçın
- basmak
-e Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak"Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına." - C. Külebi
- bastırmak
-i Basma işini yaptırmak"Çok güçlüydü, bastırdı, omuzlarını yatağa yapıştırdı âdeta." - T. Dursun K
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- hamle
isim İleri atılma, atılım, saldırış, savlet"Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım." - N. F. Kısakürek
- düğme
isim Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı"Sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, birer birer düğmelerini çözüyor." - R. N. Güntekin
- sıkıntı
isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- zorlamak
-i Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek"Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk." - F. R. Atay
- azim
isim Bir işteki engelleri yenme kararlılığı"Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir." - R. E. Ünaydın
- ıkınmak
nsz Herhangi bir nedenle soluğunu içinde tutarak kendini zorlamak"Bunlar yekdiğerlerine tutunarak birer gölge gibi duvara siftine, inleye, ıkına orada duran arabalara tırmanmaya başladılar." - A. H. Müftüoğlu
- yürütmek
-i Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
- mecbur etmek
zorlamak"Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz." - R. E. Ünaydın
- gönderme
isim Göndermek işi, irsal"Yabancı dil bildiği için de Kore'ye gönüllü olarak göndermeye kalkmışlardı." - Ç. Altan
- tuş
isim Piyano, org vb. müzik aletleriyle daktilo, hesap makinesi, bilgisayar ve telefon gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı"Piyanonun tuşlarından, kemanın tellerinden uçan sesler, insana, insan olmanın mutluluğunu tattırır." - Y. Z. Ortaç
- defetmek
nsz Kovmak"Eğer buraya karşı bir tecavüze kalkışırlarsa defedeceğim." - A. Gündüz
- tazyik etmek
zorlamak, baskı yapmak"Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- sebatlılık
isim Sebatlı olma durumu, sebatkârlık, direşkenlik
- dürtmek
-i Ucu sivri bir şeyle veya elle hafifçe itmek"On dakika kadar dürttükten ve bağırdıktan sonra nihayet biraz ayılabildi." - E. İ. Benice
- tos vurmak
alın veya boynuzla vurmak, süsmek
- dürtüş
isim Dürtme işi
- itiş
isim İtme işi
- kakış
isim Kakma işi
- def
isim Savma
- itelemek
-i Sürekli itmek, arka arkaya itmek, iteklemek"Bu, insanı yanlış yollara itelese de bir çıkış noktası bulunmasına omuz verebilir." - S. Birsel
- Golf, Vuruş sonrası topun düz bir doğrultuda Target Line nın sağına doğru gitmesidir. Bu sağ elle oynayan oyuncuların doğrultusudur. Sol elle oynayan oyuncularda doğrultu sola doğrudur.
- (Bir cisme) bir kuvvet uygulayarak, (cismin) uygulanan kuvvetin kaynağından uzaklaşmasını sağlamak.
- sevketmek
- sıkıstırmak
- enerjik oluş
- arkasını bırakmamak
- basacak yer
- baş sıkılması
- boynuz ile vurmak
- enerjik kimse
- üzerine hücum etmek
- ahbaplar takımı
- geriye kakmak. push down aşağı sürmek
- ileri sürmek. push out denize açılmak. push through nihayetine kadar götürmek
- itip yıkmak. push forward ileri sürmek veye itmek. push in itip içeri sokmak. push off avara etmek. push on devam etmek
- itmek dürtmek
- kakışmak. push away itip defetmek. push back geriye itmek
- kumpanya. push button elektrik düğmesi. pusher iten kimse veya şey
- uyuşturucu madde satan kimse.