- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- çıkarma
isim Çıkarmak işi, emisyon"Yağmazsa yağmasın. Biz onsuz da kışı çıkarmasını biliriz eninde sonunda." - N. Hikmet
- yetiştirme
isim Yetiştirmek işi"Hepimiz Mustafa Kemal'e borçluyuz. Onun en büyük gazası ve gaziliği bizim mesleğimizi yetiştirmesindedir." - A. Gündüz
- yapım
isim Yapma işi, inşa, imal, konstrüksiyon
- üretim
isim Belirli faaliyet ve işlemler sonucu yeni bir mal veya hizmet meydana getirme, istihsal, tüketim karşıtı"Bu arada üç beş yazarın üretimi de araya kaynayıp gidiyor." - N. Meriç
- ürün
isim Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
- eser
isim Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt"Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." - Y. K. Beyatlı
- imalat
isim, ticaret Ham madde işlenerek yapılan her türlü mal
- yapıt
isim Bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser"Yapıtının sağlamlığına güvenen her sanatçı gibi şakasını da iyi karşılamıştı." - H. Taner
- verim
isim Çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği, mahsul, randıman"İşçilerin verimi. Makinenin verimi. Ağacın verimi."
- kazanma
isim Kazanmak işi"Daha önce kazanılmış bir maharet, yeni bir maharet kazanmayı güçleştirir." - C. Meriç
- uzantı
isim Bazı nesnelerin herhangi bir yerinde görülen uzamış bölüm
- mizansen
isim, tiyatro Düzentileme"Piyes falsoları, yersiz mizansenleriyle devam ediyor." - C. Uçuk
- istihsal
isim Elde etme
- imal
isim Ham maddeyi işleyip mal üretme
- ibraz
isim Ortaya koyma, gösterme, meydana çıkarma
- prodüksiyon
isim, sinema, TV (***) Yapım"Böyle muazzam bir prodüksiyonun ne kadar astronomik finansmana dayandığını siz tahmin edin artık." - H. Taner
- sahneye koyma
- üretim, yapım, imal, üretilen miktar, ürün, mahsul, yapıt, eser, sahneye koyma