- iğne
isim Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
- sis
isim, coğrafya Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman"Kalküta'yı süt mavisi bir akşam sisi kaplıyor." - R. H. Karay
- muylu
isim, teknik Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça
- toplu iğne
isim Başında küçük bir toparlak bulunan iğne"Gözlerinin kara kuyusunda toplu iğne başı kadar küçük, küçücük bir ışık sinsice yanıp söndü." - E. Şafak
- dikiş iğnesi
isim Dikiş dikmek için özel olarak yapılmış iğne
- bacak
isim, anatomi Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü"Yorgun vücudunu zahmetle taşıyan ince bacakları üstünde doğruldu." - P. Safa
- sabitlemek
-i Sabit duruma getirmek
- mil
isim Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı
- iliştirmek
-i, -e İlişmesini sağlamak"Seni bahçeye bir kenara iliştiririz." - F. R. Atay
- raptiye
isim Düz, geniş başlı, kısa bir çivi görünüşünde, kâğıt veya karton vb. şeyleri bir yere tutturmak için kullanılan araç, pünez
- tutturmak
-i, -e Tutmasını sağlamak
- endişeli
sıfat Endişesi olan"Sıkıntılı, heyecanlı günler yaşıyoruz fakat endişeli değiliz, korkmuyoruz." - E. M. Karakurt
- kapmak
-i Birdenbire yakalayarak, çekerek almak"Bir hamlede atıldım. Evvela tabibin elinden defteri kaparak fırlattım." - H. Z. Uşaklıgil
- tespit etmek
bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirmek, oynamaz duruma getirmek, saptamak
- iğnelemek
-e İğne ile tutturmak"Hanım ipek peçesini açmış, çarşafının üzerine iğnelemiş." - H. R. Gürpınar
- toka
isim Kemer, kayış, ayakkabı vb.nin iki ucunu birbirine bağlamaya, bunları istenilen genişlikte tutmaya yarayan, türlü biçimlerde tutturmalık
- rozet
isim Yakaya takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun sembolü sayılacak genellikle küçük metal nesne"Bir süs, bir rozet gibi yakasına iliştirmiştir." - S. F. Abasıyanık
- broş
isim Kadınların takındıkları süs iğnesi
- elini kolunu bağlamak
bir şey yapamayacak duruma getirmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- kuka
isim Dantel veya nakış ipliği yumağı
- lobut
isim Kalın, kısa ve düzgün sopa
- oklava
isim Hamur açmakta kullanılan silindir biçiminde uzunca, ince değnek"Yufkacılar burada açarlar, koskocaman oklavalarla." - S. F. Abasıyanık
- firkete
isim Kadınların saçlarını tutturmak için kullandıkları U biçimindeki naylon veya telden saç tokası"Kadının başına doladığı örgülerden biri, firketelerden kurtulup omzuna düşüyor eğilince." - N. Meriç
- Golf, Flagstick in resmi olamayan diğer ismidir.
- Yöresel-Bölgesel, Kümes (Erzurum)
- değersiz şey
- bacaklar
- askı çivisi
- bir erkeğin karısına verdiği cep harçlığı. pin on mesul tutmak
- diken üstünde
- diken üstünde.
- hareket serbestisini sınırlamak
- kenetleyici veya bağlayıcı şey
- teferruatmı araştırmak. pin money harçlık
- toplu iğne ile tutturmak
- toplu iğne, broş, iğne, mandal, iğnelemek, iliştirmek, kıpırdayamaz hale sokmak, sıkıştırmak
- topluiğne
- uyuşma. on pins and needles huzursuz