- gürültü
isim Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
- ses vermek
herhangi bir sesi çıkarmak"Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." - F. R. Atay
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- gürlemek
nsz Kalın ve gür ses çıkarmak"Pala bıyıklı adamın sesi kapının önünde gürledi." - O. C. Kaygılı
- çalınmak
nsz Çalma işine konu olmak"Kapı kapanalı daha üç beş dakika olmadan tekrar çalınmış." - A. Ş. Hisar
- çınlamak
nsz "Çın" diye ses çıkarmak"Kulaklarımda bir dünya nağmesi / Bir büyük çalgı var içimde çınlar" - A. K. Tecer
- gürültü çan çalmak
- çan sesi, çınlama, gürültü, gürleme, çınlamak, çınlatmak