- bölge
isim Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka"Maddeden mi nereden geldiği belirsiz olan bu kıymet son tahmi
- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- yan
isim Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil"Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı." - M. Ş. Esendal
- çizgi
isim Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril"Bu kâğıda üç çizgi çekti." - Ö. Seyfettin
- görev
isim Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş
- parti
isim Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka"Parti tarafından önerilen genel konular ile ozanın duyduğu şey arasında çelişki olamaz." - N. F. Kısakürek
- parti
isim Bir bütünün parçası, kısım"Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk, iki kilo tütün yürütüyordu." - N. Cumalı
- kısmi
sıfat Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel
- eleman
isim Öge"Eskilerin şiirde pek bol kullanmaktan hoşlandıkları elemanlardan birisi de teşbihti." - A. H. Çelebi
- yedek parça
isim Bir makinenin işlemez duruma gelen bölümünün yerine konacak yeni parça
- bölüm
isim Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım"Gelgelelim, hayatın bu masalsı bölümü çok kısa sürüyor." - A. Ağaoğlu
- kesim
isim Kesme işi
- rol
isim, sinema, tiyatro Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı"Genç bir çocuk yanıma sokuldu, artistliğe hevesliymiş, eğer filmde rol verirsek bedava artistlik yaparmış." - F. Otyam
- fasıl
isim Bölüm, kısım, devre"Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu." - P. Safa
- semt
isim Şehirde yerleşim bölgesi, yaka"Gölgesinde bir semti barındıran gürbüz bir çınarın yıldırımla vurulmasına bile güç dayanılır." - İ. A. Gövsa
- taraf
isim Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri"Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak." - E. Şafak
- kısım
isim Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim"Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." - N. Araz
- dönem
isim Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot"Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi." - H. E. Adıvar
- hisse
isim Pay"Bana gelip hisseni satın almak istiyorum, bana devret deseydin belki razı olurdum." - O. Kemal
- pay
isim Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- parçalamak
-i Parçalara ayırmak, bütünlüğünü bozmak, parça parça etmek"Biraz iyi bakınca gördüm ki kuş, yılanı parçalayıp yiyor." - M. Ş. Esendal
- parçalanmak
nsz Parçalama işine konu olmak, parçalara ayrılmak, paralanmak"Mine'nin parçalanmış bedeni gözlerimin önüne geliyor." - A. Ümit
- kopmak
nsz Herhangi bir yerinden ikiye ayrılmak"Tel koptu. İp koptu."
- cüz
isim Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri
- bölmek
-i Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek"Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü." - N. Cumalı
- taksim etmek
bölmek, bölüştürmek, pay etmek"Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu." - A. İlhan
- kısmen
zarf Bazı bakımdan, bazı yönden"Kısmen haklısınız."
- ekseriya
zarf Genellikle"Birçok seviyelere göre güzellik olan şeyler ekseriya çirkinliktir." - Y. K. Beyatlı
- fragman
isim, sinema Tanıtma filmi
- uzaklaşmak
-den Bir şeyden, bir yerden veya kimseden ayrılıp uzağa gitmek"Böyle uzaklaşınca ağır ağır o bizden / Biz ayrı düşmemeye ant içmiştik denizden" - F. N. Çamlıbel
- uzaklaştırmak
-den, -i Uzağa götürmek"Allah rızası için şu adamları uzaklaştırın başımdan." - A. Kulin
- uzuv
isim, anatomi Organ"Çünkü aşırı soğuk nedeniyle donan bu uzuvların kırılıvermesi için onlara hafifçe bir fiske vurmak yeterliydi." - İ. O. Anar
- Yöresel-Bölgesel, Ot yığını, otuz bağlık araba (Erzurum)
- terketmek
- taksim olunmak
- ayrılıp gitmek
- benim fikrimce
- bölme ile ayırmak
- bölüm, kısım, parça, pay, hisse, yan, taraf, görev, rol, fasıl, kısmen, kısmi, ayırmak, ayrılmak
- saçların ayrıldığı yer