- hazır olmak
hazır durumda bulunmak"Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor." - E. M. Karakurt
- yer bulmak
oturacak yer sağlamak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- ortaya çıkmak
yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- var olmak
sağ olmak, yaşamak
- meydana gelmek
olmak, oluşmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- cereyan etmek
geçmek, olmak, yapılmak"Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç'in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı." - E. E. Talu
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- olmak
nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık
- bulunmak
nsz Bulma işine konu olmak"Yerde para bulundu."
- varmak
-e Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak"Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne?" - İ. Özel
- vasıl olmak
ulaşmak, varmak
- akla gelmek
hatırlamak
- aklına gelmek
hatırlamak, anımsamak
- oluşmak
nsz Belli bir varlık kazanmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek, teşekkül etmek, tekevvün etmek"Gün batımına yakın İskenderun körfezini sis basıyor, sisten dağlar oluşuyor." - R. H. Karay
- hatırlamak
-i Anımsamak"O zaman annemin ölmüş olduğunu hatırlıyorum." - A. Ağaoğlu
- vuku bulmak
olmak, meydana gelmek
- hatıra gelmek
- vuku bulmak, meydana gelmek, olmak, bulunmak, yer almak, var olmak