- gözüne ilişmek
birdenbire, istemeden görmek
- haber
isim Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık"Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." - O. S. Orhon
- bilgi
isim İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- süre
isim Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet"Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız." - T. Oflazoğlu
- duyuru
isim Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan
- ilan
isim Duyuru"Afişte, ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti." - T. Buğra
- saygı
isim Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram"İnsanlara saygıyı yitirdin mi yandın bittin, on paralık oldun demektir." - Y.
- eleştiri
isim Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit"Haklarında yazılan yüceltici eleştirileri de tam anladığımı söyleyemem. O zaman biraz komplekse kapılıyorum." - N. Meriç
- ilgi
isim İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk, aidiyet
- bildirim
isim Bildirme işi
- not
isim Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı"Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın." - R. N. Güntekin
- saygı göstermek
saymak, değer vermek"İnsanlara saygıyı yitirdin mi yandın bittin, on paralık oldun demektir." - Y. Kemal
- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- ikaz
isim Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih
- farkına varmak
gözüne çarpmak, fark etmek, anlamak"Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz." - İ. Özel
- uyarı
isim Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih"Romancının uyarılarından habersiz kaldınız." - A. Ağaoğlu
- ihbar
isim Bildirme, bildirim, haber verme
- ihbarname
isim Haber verme kâğıdı, bildirim, ihbariye
- Poster
Afiş (Fransızca: affiche) veya poster Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre; "bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere asılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası" şeklinde tanımlanmaktadır
- mühlet
isim Vade
- önem vermek
değer vermek, önemli saymak"Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." - N. Ataç
- dikkat
isim Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- dikkat etmek
duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplamak, uyanık davranmak"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- ihtar
isim Uyarma, dikkat çekme, uyarı"Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." - O. C. Kaygılı
- algılamak
-i Bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyu organlarıyla kavramak, idrak etmek"Kokuyu daha iyi algılamak için burnumu iyice gömüyorum yastığa." - A. Ümit
- alaka
isim İlgi"Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil." - N. Hikmet
- bildirmek
-e Herhangi bir şeyi haber vermek"Babası ile arasındaki bütün mektuplaşmaları bana da bildiriyor." - E. İ. Benice
- bildiri
isim Resmî bir makam, kurum veya resmî olmayan bir örgüt, topluluk tarafından herhangi bir durumu ilgililere duyurmak için yazılan yazı, tebliğ, deklarasyon, manifesto"Akşamüstü salona çıktığında kapının altından atılmış bir bildiri buldu." - Y. Atılgan
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- havadis
isim İlgi ile karşılanabilecek haber"Şiirde gazete havadisini andıran bir mısra da bulunabilir." - A. H. Çelebi
- ihtar etmek
hatırlatmak, uyarmak, dikkatini çekmek"Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." - O. C. Kaygılı
- riayet
isim Uyma, boyun eğme"Edep ve erkâna riayet lazım." - R. H. Karay
- tembih
isim Bir şeyin belli biçimde ve yolda yapılmasını söyleme, bunu üsteleyerek hatırlatma, uyarı, uyarma"Bu zılgıtın içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tembihi de vardır." - S. Birsel
- uyarma
isim Uyarmak işi, ihtar, tembih"Birinin çıkıp onu uyarmasına, nasıl göründüğünü söylemesine ihtiyacı vardı." - E. Şafak
- önemseme
isim Önemsemek işi
- farketmek
- görülebilir
- dikkat çekme
- dikkati çekme
- farkına varılacak derecede