- hava
isim Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
- ses
isim Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün"Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." - F. R. Atay
- bilet
isim Para ile alınan ve konser, sinema, tiyatro vb. eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme veya bir talih oyununa katılma imkânını veren belge"Biletini alıncaya kadar vapur da geldi." - P. Safa
- görüş
isim Görme işi
- kaydetmek
-i, -e Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek
- işaret
isim Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im"Noktalama işaretleri."
- hesap pusulası
isim Hesap
- not
isim Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı"Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın." - R. N. Güntekin
- pusula
isim Üzerinde kuzey güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön tespit etmek için kullanılan kadranlı araç, yön belirteci"Tam kutup noktasında pusula deli olmuş gibi dönmeye başlar." - Ö. Seyfettin
- pusula
isim Küçük bir kâğıda yazılmış kısa mektup, tezkere"Hücrenin kapısında delikten bana bakan ere bir pusula uzatıp kumandana götürmesini istiyorum." - N. F. Kısakürek
- şöhret
isim Ün"Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." - R. H. Karay
- dipnot
isim Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisi, haşiye
- noktalama işareti
isim, dil bilgisi Cümle veya yan cümledeki türlü ögeleri birbirinden ayırmaya yarayan, nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti, parantez vb. işaretlerden her biri
- işaret etmek
bir şeyi, bir durumu el, yüz hareketleriyle anlatmak, göstermek"Noktalama işaretleri."
- not etmek
not olarak yazmak, kaydetmek"Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın." - R. N. Güntekin
- fark etmek
görmek, seçmek"Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz." - İ. Özel
- farkına varmak
gözüne çarpmak, fark etmek, anlamak"Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz." - İ. Özel
- fatura
isim, ticaret Satılan bir malın cinsini, miktarını ve fiyatını bildirmek için satıcının alıcıya verdiği hesap pusulası"Camın arkasında oturmuş, ha babam fatura damgalayıp para üstü veriyor." - E. Şafak
- itibar
isim Saygınlık"Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek?" - N. Cumalı
- ifade
isim Anlatım"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- meşhur
sıfat Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)"Yeni Park gazinosunda kasabanın meşhur karadut şerbetiyle beraber bir parça da içki içilir." - R. N. Güntekin
- şöhretli
sıfat Ünlü"İstanbul'un en güzel, en şöhretli kadınlarından idi." - R. H. Karay
- önem vermek
değer vermek, önemli saymak"Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." - N. Ataç
- dikkat
isim Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- dikkat etmek
duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplamak, uyanık davranmak"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- nota
isim, müzik Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret"Saz sesleri bazen aynı notaları, ruhumuza mıhlanmak istenen bir altın çiviye vurulan darbeler gibi tekrar ederdi." - A. Ş. Hisar
- yazmak
-i Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak"Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." - Ö. Seyfettin
- alâmet
Kur’an-ı Kerim, 1. Belirti, işaret, iz, nişan.
2.Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.
- banknot
isim Kâğıt para"Tepside onluk, ellilik banknotlar dizi diziydi." - A. Erhat
- belge
isim Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb., vesika, doküman
- senet
isim, ticaret Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit
- andıç
isim Uyarı veya hatırlatmak için yazılan not
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- bellemek
nsz Öğrenip akılda tutmak"Sözümü dinleyiniz, dediklerimi belleyiniz!" - N. F. Kısakürek
- betik
isim Yazılı olan şey, kitap, mektup, tezkere, pusula"Kanılarımız, rengimiz, görüşümüz betikte belirecek." - H. Taner
- delil
isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare"Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." - P. Safa
- muhtıra
isim Herhangi bir şeyi hatırlatmak, uyarmak amacıyla yazılan yazı
- sirküler
isim Genelge
- tamim
isim Genelge, sirküler"Askerî tamimlerin, nizamların, kanunların, tefsirlerin, göreneklerin çeşidi, vergi kâtibinin hafızasına yerleşti." - E. E. Talu
- tezkere
isim Pusula"Bu vaziyette en tabii çare, ona küçük bir tezkere yazmaktı." - R. N. Güntekin
- yorum
isim Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, tefsir
- önem
isim Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet"Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." - N. Ataç
- not etmek, kaydetmek, dikkat etmek, önem vermek, farkına varmak, nota,
- dikkate alınmış
- piyano tuşlarından biri