-
hava parası : isim, ticaret Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya çoğunlukla içindeki kiracıya açıktan verilen para, peştamallık
-
havaalanı : isim İçerisindeki bina, tesis ve donatımlar dâhil uçakların iniş, kalkış ve yer hareketlerini yaparken kullanabilmeleri amacıyla belirlenmiş, ülke içindeki uçuşların yapıldığı saha"Ancak havaalanı yolunda kayda değer bir bilgi daha edinmişti." - E. Şafak
-
havacıva : isim, bitki bilimi Sığırdiligillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen, çok yıllık otsu bir bitki (Alkanna tinctoria)
-
havalimanı : isim Uluslararası veya şehirler arası hava yolu ulaşımı için gerekli teknik ve ticari kuruluşların bütünü
-
abuhava : isim, coğrafya İklim
-
tebdilihava : isim Hava değişimi"Doktorlar ümitlerini keser gibi oldular, mutlaka tebdilihavaya gitmemi söylediler." - Ö. Seyfettin
-
hava akımı : isim, meteoroloji Değişik sebeplerle atmosferde havanın yer değiştirmesi
-
hava aracı : isim Hava taşıtı
-
hava aralığı : isim, teknik Benzinli motorların bujilerinin elektrotları veya buji tırnakları arasında bulunan boşluk
-
hava atışı : isim, spor Basketbolda hakemin iki takımdan birer oyuncunun arasında topu havaya atarak oyunu başlatmak için topu havaya atması
-
hava basıncı : isim, fizik Yer yuvarını çevreleyen havanın yeryüzündeki bir alana uyguladığı kuvvet
-
hava bilgisi : isim Meteoroloji
-
hava birliği : isim, askerlik Hava kuvvetleri içinde yer alan, savunma, ulaştırma, uçak bakımı vb. görevleri olan askerî birlik
-
hava boşaltma makinesi : isim Boşaltaç
-
hava boşluğu : isim, fizik Yeryüzündeki engebelerin havada doğurduğu yoğunluk farkları
-
hava cıva : isim Değer ve önemi olmayan, boş şey"Bu iş hava cıva."
-
hava çekici : isim, meteoroloji Basınçlı hava ile çalışan büyük çekiç
-
hava değişimi : isim Hastaların daha çabuk iyileşmesi, yorgunlukların giderilmesi vb. amaçlarla yapılan çevre değişikliği, hava tebdili, tebdilihava
-
hava deliği : isim Bir şeyin içindeki havanın yenilenmesine yarayan delik
-
hava durumu : isim, meteoroloji Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü, hava raporu, hava şartları
-
hava düzenleyicisi : isim, teknik Kapalı yerlerde sıcaklık yönünden istenilen hava şartlarını sağlayan araç
-
hava gazı : isim Maden kömüründen çıkarılan, yakılarak ışık veya ısı sağlanan gaz"Her tarafa borular döşetti. Hava gazı, su, elektrik getirtti." - H. Taner
-
hava gemisi : isim Havada yolcu taşımaya yarayan, sert gövdeye sahip, gazla yükselen ve pervanelerle hareket eden araç, zeplin
-
hava haritası : isim, meteoroloji Hava durumlarının işlendiği özel yeryüzü haritası
-
hava hukuku : isim, hukuk Havada ulaşımı düzenlemek için konulmuş hukuk kurallarının bütünü
-
hava indirme : isim, askerlik Hava kuvvetlerine ait birliklerin hava yoluyla gerçekleştirdiği harekât
-
hava kanalı : isim Havayı bir yerden başka bir yere iletmekte kullanılan kanal, boru
-
hava kapağı : isim Bir kanaldan geçen havanın niceliğini ayarlayan kapak
-
hava kazması : isim, denizcilik Gemi kurtarmada basınçlı hava kullanarak deniz dibini kazan, temizleyen, oyan araç
-
hava kesesi : isim, anatomi Balıkların aşağı ve yukarı inip çıkmalarını sağlayan, hava ile dolup boşalan kese
-
hava köprüsü : isim Zorunlu durumlarda iki şehir veya ülke arasında hava yoluyla sağlanan sürekli ulaşım
-
hava kuvvetleri : isim, askerlik Ülkenin havadan savunulmasını sağlamak için uçak, helikopter, balon vb. araçlardan ve bunlarla ilgili yer hizmetlerinden, kuruluşlarından oluşturulan teşkilat
-
hava küre : isim Hava yuvarı
-
hava meydanı : isim Havalimanı
-
hava mili : isim 1852 metrelik bir uzunluk ölçüsü
-
hava muhalefeti : isim Hava koşullarının elverişsiz olması
-
hava musluğu : isim Radyatörlerde oluşan havanın dışarı atılmasını sağlayan musluk
-
hava oyunu : isim, ticaret Bir mal fiyatının yükseleceği umuduyla o maldan, sözde ileride teslim alınmak üzere, bir parti satın almak ve vakti geldiğinde bu malın değerine göre fiyat farkını satıcıdan almak veya ödemek şeklinde girişilen bir oyun türü
-
hava raporu : isim, meteoroloji Hava durumu
-
hava sahası : isim, hukuk Bir devletin yalnız kendisinin kullanma hakkı olduğu, başka devletlerin ancak ilgili devletten izin alarak yararlanabileceği gökyüzü parçası
-
hava süzgeci : isim Otomobillerde motora ve hava kompresörüne giden havayı süzmeye yarayan alet
-
hava şartları : isim Hava durumu
-
hava tahmini : isim, meteoroloji Çeşitli araç ve aygıtlardan yararlanılarak yapılan incelemeler sonunda bulunulan yerde veya geniş bir bölgede gelecek gün veya günlerdeki havanın nasıl olacağını belirleme
-
hava taşı : isim, gök bilimi Gök taşı
-
hava taşıtı : isim Hava taşımacılığında kullanılan insanlı veya insansız her türlü araç, hava aracı
-
hava tebdili : isim Hava değişimi"Bazı Türkler oraya hava tebdiline giderler." - R. H. Karay
-
hava ulaşımı : isim Hava yolu ulaşımı
-
hava üssü : isim, askerlik Askerî havacılıkla ilgili plan ve programları düzenleyen merkez
-
hava yastığı : isim Taşıtlarda kazanın neden olacağı zararları azaltmaya yönelik hava basınçlı yastık
-
hava yastıklı : sıfat Hava yastığı olan
-
hava yolu : isim Hava taşıtlarının uçuş sırasında izlemeye zorunlu oldukları yol
-
hava yuvarı : isim, gök bilimi Yer yuvarını kuşatan çeşitli gaz katmanlarından oluşan örtü, atmosfer
-
açık hava : isim Bahçe, park gibi yapı dışı olan yer
-
ağır hava : isim Kirlilik veya rutubet oranı yüksek olan hava
-
basınçlı hava : isim Kompresör tarafından bir yere basılan tazyikli hava
-
kapalı hava : isim Bulutlu hava
-
kesik hava : isim, müzik Halk şiiri dışında yanık ezgili deyiş
-
kırık hava : isim, müzik Hareketli ve canlı oyun melodisi ve türküsü
-
kuru hava : isim Nemi çok az olan hava
-
limoni hava : isim Yağmur yağıp yağmayacağı belli olmayan kapalı hava
-
soğuk hava deposu : isim Bozulabilen yiyeceklerin konulduğu, sürekli olarak soğutulan depo
-
uzun hava : isim, müzik Türk halk müziğinde, belirli bir karakteri olmayan, bölgesel ögelerin etkisi altında gelişerek özellik kazanmış, yanık bir biçimde okunan türkü
-
ağzı havada : sıfat Çevresindekilerden habersiz, alık, şaşkın (kimse)
-
başı havada : sıfat Sevinçli (kimse)
-
burnu havada : sıfat Çok kibirli"Ona kalsa evleneceğiz ama annesi beni istemiyormuş. Burnu havada kadının." - E. Bener
-
bar havası : isim Bar oyunlarında tek veya toplu olarak söylenen ezgi
-
bayram havası : isim Neşeli, sevinçli bir ortam
-
bozum havası : isim Utangaçlık, mahcupluk
-
dağ havası : isim Yüksek yerlerdeki serin ve temiz hava
-
gelin havası : isim, müzik Gelin alayının kızın evinden ayrılıp oğlanın evine gidinceye kadar davul ve zurnanın çaldığı özel ezgi
-
göbek havası : isim Sanat değeri olmayan, hafif, eğlenmek amacıyla çalınan veya söylenen oyun havaları
-
kasap havası : isim Marmara Bölgesi'nde özellikle Trakya'da düğünlerde oynanan bir tür halk oyunu
-
kaşık havası : isim Orta Anadolu bölgesinde kaşık çalınarak oynanan bir halk oyunu veya bu oyunun müziği
-
matem havası : isim Bir yerde herhangi bir sebeple ortaya çıkan üzüntülü durum
-
memleket havası : isim Halk türküsü"Gülmek istedim, tutturdum bir memleket havası." - S. F. Abasıyanık
-
oyun havası : isim, müzik Kıvrak ritimli ezgi
-
yayla havası : isim Yayla gibi yüksek yerlerin serin ve temiz havası
-
zeybek havası : isim Zeybek"Locadan çıkarken, davulu üstüne on lira atılan orkestra, zeybek havası çalmaya başlar." - F. R. Atay
-
hava açmak (veya açılmak) : bulutlar dağılmak
-
hava atmak : herhangi bir üstünlüğünden dolayı şişinmek, caka yapmak
-
hava basmak : hava vermek
-
hava bozmak : havada yağmur, kar, dolu veya fırtına başlamak
-
hava bulanmak : gökyüzü bulutla kaplanıp yağmur yağacak duruma gelmek
-
hava çarpmak : iklim ve rüzgâr olumsuz etkilemek
-
hava değiştirmek : iklimi değişik bir yere gidip bir süre oturmak
-
hava fena esmek : ortamla ilgili her türlü şart kötü durumda olmak
-
hava iyi esmek : ortamla ilgili her türlü şart uygun durumda olmak
-
hava kaçırmak : nesneler içindeki havayı tutamayıp dışarıya vermek
-
hava kapanmak : gökyüzü bulutlarla örtülmek
-
hava kararmak : güneşin batmasıyla ortalık kararmak
-
hava patlamak : fırtına çıkmak
-
hava vermek : tekerlek vb. cisimleri hava ile şişirmek, şişkinliğini artırmak, hava basmak
-
hava yapmak : kalorifer peteğinde sıvının yerine hava dolmak
-
havada kalmak : yerden yüksekte bulunmak
-
havadan nem kapmak : en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak
-
havalara uçmak : çok sevinmek
-
havan batsın : "böbürlenmen boşa çıksın" anlamında kullanılan bir söz
-
havanın gözü yaşlı : "nerede ise yağmur yağacak" anlamında kullanılan bir söz
-
havası olmak : bir kimsenin albenisi veya cana yakınlığı olmak
-
havasına uymak : bulunduğu çevre ve ortamı benimsemek
-
havasını almak : kalorifer peteğinde oluşan havayı boşaltarak sıvı maddenin dolmasını sağlamak
-
havasını bulmak : keyiflenmek, neşelenmek
-
havaya girmek : hazır olmak
-
havaya gitmek : hiçbir şeye yaramamak, boşa gitmek
-
havaya pala (veya kılıç) sallamak : boşuna, gereksiz çaba harcamak
-
havaya savurmak : gereksiz yere harcamak
-
havaya uçmak : patlama dolayısıyla zarar görmek
-
havayı bozmak : bir topluluğun keyfini kaçırmak
-
havayı koklamak : bir yere göz atmak